Uçurum, bir masumiyeti kaybediş hikayesidir

GİRİŞ TARİHİ:  26.03.2012, 12:12 GÜNCELLEME TARİHİ:  26 Mart 2012 Pazartesi, 12:12

Atv’nin sevilen dizisi Uçurum’da kadın satıcısı Nur karakterini canlandıran oyuncu Esra Ronabar, Sabah Gazetesi’nin Pazar ekindeki röportajında Uçurum dizisi, Nur karakteri ve ailesi ile ilgili açıklamalarda bulundu....

Atv'nin sevilen dizisi Uçurum'da kadın satıcısı Nur karakterini canlandıran oyuncu Esra Ronabar, Sabah Gazetesi'nin Pazar ekindeki röportajında Uçurum dizisi, Nur karakteri ve ailesi ile ilgili açıklamalarda bulundu.

- Oynarken yargılarsan, onun hikayesini anlatamazsın ve o karakterle empati kuramazsın. O yüzden oynadığım hiçbir karaktere, iyi, kötü, salak, çaresiz diye bakmadım. Nur'a kötü ya da iyi demek, benim haddim değil.

- Ortada çok güzel bir Kerem Deren senaryosu var. Senaryo bana ilk geldiğinde, beni ilk çarpan, ortadaki gerçek oldu. Bu gerçek, hepimizin susarak ortak olduğu bir vahşeti anlatıyor. Bu, herhangi bir dizi senaryosu değil. O yüzden bu işin içinde olduğum için çok mutluyum. Gazete okuyoruz, okuduğumuz haberlerin hiçbiri bize değmiyor. Değse, yaşayamayız belki de. İnsan ticaretinde Türkiye çok üst sıralarda, bu gerçeği biliyoruz. Ama bizler bireysel bir tepki veremiyoruz. Veremediğimiz tepkiyle, bu vahşetin ortağı oluyoruz.

- Gerçek hikayeler dinledik. Gördükleriniz ve duyduklarınız karşısında, insan olduğunuzdan utanıyorsunuz. Bir vahşetin tanığı olmak, ortağı olmakla eşdeğer bence. Biz bunların olduğunu, insanların satıldığını, tecavüze uğradıklarını biliyoruz.

- Bir Nur değil, çok fazla Nur var ne yazık ki. Dizide satılan kızların hayatlarını gerçekte yaşayan o kadar çok kişi var ki... Dinlemeye tahammül edemeyeceğim hikayeler duydum!

- Nur, çocuk denebilecek bir yaşta arzu nesnesi olmak zorunda kalmış. Ve bu vahşete 20 yıl maruz kalmış. Kendi kurtuluşunu, başkalarının çaresizliği üzerinden sağlıyor. Hepimiz hayatımızda bunu yapıyoruz. Uçurum, bir masumiyeti kaybediş hikayesi.

- Bu yıl eşimle görüşmüyoruz. Çünkü Barış, Bursa'da çekimde. Aynı zamanda İzmit Şehir Tiyatroları oyuncusu, orada iki farklı oyunu var. Benim dizim İstanbul Aksaray'da çekiliyor. İstanbul Şehir Tiyatroları oyuncusuyum, benim de iki ayrı oyunum var. Barış haftada bir gün bile gelemiyor İstanbul'a. Belki 10 günde bir, 20 saat falan bir araya geliyoruz.

- Erkeğin destekleyici ve yardımcı olmasını sevmiyorum. Çünkü ortak olması gerekiyor. 'Kadın çocuğa bakar,' gibi bir anlayış var. Hayır! Kadın ne yapıyorsa, emzirme ve doğurma dışında, erkek de aynısını yapabilir. Çocuk olduktan sonra kadınlar tüm bakımını üzerine alıyor. Bu anlamda ben şanslıyım. Bana yardımcı ya da destekleyici değil, benimle beraber işin içinde olan, bir çocuğa sahip olan bir eşim var.

- İzmir, Ödemişliyim. Herkesin dost ya da akraba olduğu bir kasaba. Başkalarının senin için ne düşündüğünün önemli olduğu bir yer. Çok güzel ve korunaklı bir çocukluk geçirdim. Kendi çocuğuma ve İstanbul'a bakınca, çok şanslı bir çocukluk geçirdiğimi fark ediyorum. Ağaç tepelerinde, dostların arasında geçti çocukluğum.

- Ben ne olacağı belli olan çocuklardandım. Annemin çalıştığı Emlak Bankası'nın kampları olurdu, yazın Çeşme'ye giderdik. Ben orada çocukları toplardım, küçük oyunlar kurardım; 'Sen bunu oyna, ben bunu yapayım,' diye. Oyunbaz bir çocuktum. Ama o yıllarda, Ödemiş gibi bir kasabada yetişen bir kızın, anne ve babasının karşısına geçip 'Ben oyuncu olacağım,' demesi radikal bir söylem. Ailem, doktor olmamı istiyordu. Ankara Kimya'yı kazandım. Ankara'ya gittim çünkü bir hayalim vardı; ya Ankara Sanat Tiyatrosu ya da Dostlar Tiyatrosu oyuncusu olmak.
- Bir bankamatikler, bir de biz oyuncular, 7/24 çalışıyoruz. Hem tiyatro hem dizi yapanların durumu böyle. Tiyatrodan vazgeçmem mümkün değil. Televizyonda da milyonlarca insana ulaşıyorsun. Kendini daha çok insana anlatma imkanın oluyor. Televizyon hiç de küçümsenmemesi gereken bir mecra. Hatta daha ileri gideyim, yasama, yürütme ve yargıdan sonra, dördüncü ayaktır televizyon. Çünkü her evin içine giriyorsun. Dizileri iyi kullanabilirsek, toplumu istediğimiz gibi değiştirme ve dönüştürme imkanına sahibiz. İyi ellerin elinde olursa, televizyon iyi bir şey. Biraz atom bombası gibi.

CANLI YAYIN