Lucas beni makasladı

GİRİŞ TARİHİ:  11.01.2011, 10:00 GÜNCELLEME TARİHİ:  11 Ocak 2011 Salı, 10:25

Aşk ve Ceza'nın 'Pala Dayı'sı Kerem Atabeyoğlu: "1992'de çekilen Indiana Jones filminde rol aldım. Ama yapımcı George Lucas benim karelerimi atmış!"

Meslek yaşamına Kenter Tiyatrosu'nda başlayıp uzun yıllar Dormen Tiyatrosu'nun en tanınan yüzlerinden biri olan Kerem Atabeyoğlu; atv'nin sevilen dizisi 'Aşk ve Ceza'da 'Pala Dayı' karakterini canlandırıyor. Ünlü spor gazetecisi Cem Atabeyoğlu'nun oğlu olan usta oyuncuyla sanat yaşamını ve dizi dünyasını konuştuk:

İlk oyunculuk deneyiminizi Kent Oyuncuları'nda edindiniz. Biraz o telaşlı yıllardan bahsedebilir misiniz?
Hayatımı babam gibi gazetecilikten kazanacağımı zannediyordum. 14 yaşında spor yazarlığına başlayınca Basın-Yayın Yüksek Okulu'na rahatlıkla girdim. Hocam bir gün "Şiir okumak isteyen var mı?" dedi. Ben de şiir okumayı çok sevdiğimden "Okurum" dedim. Orhan Veli kitabı çıkardı çantasından ve bana verdi. Bir şiir seçtim ve ezbere okudum. O hoca, 'Tatlı Hayat'ta komşu İrfan tiplemesiyle hatırlanan Celal Kadri Kınoğlu'ydu. Beni konservatuvara iten de oydu. Konservatuvara girdiğim yıllarda Kenter Tiyatrosu'nda oynamam için teklif geldi. Yıldız Kenter ve Müşfik Kenter gibi iki farklı 'tanrı'yla kendimi sahnelerde buldum. İki yıl sonra Dormen Tiyatrosu'na geçtim.

MESLEĞİMİZ BİTMEK ÜZERE
O günün tiyatrosuyla bugünün tiyatrosu arasında fark ne?
Ben hep Dormen Tiyatrosu'nda oynayacağımı zannederdim. Ama bir anda kapandı. Sonra özel tiyatrolar da yavaş yavaş kapandı, seyirciler gitti. Anlayacağınız bir karbüratörcüler bir de tiyatrocular... Mesleğimiz bitmek üzere. Eskiden gişeci "600 seyirci var" dediğinde "Eh, iyi peki, oynayacağız artık" derdik. Şimdi 60 kişilik bir salon bulsak da oynasak diye bekliyoruz.

O günlerden bugüne hayat size neler öğretti?
Hayat her şeyin dönemsel olduğunu öğretti. Başarı, başarısızlık, mutluluk, mutsuzluk hepsi dönemsel ve hepsinin bir sonu var. Çok gülüyorsak yarın ağlayacağımızı, bugün ağlıyorsak yarın güleceğimizi ve bugün yaşıyorsak yarın öleceğimizi öğrendik. Gençlikte hayat bugün zannediliyor. Hayat ortalama 60 yılmış ve bu hayatta her şey oluyormuş. Giderek daha az şaşırmayı ve her karşılaştığımız şeye aynı soğukkanlılıkla yaklaşmamız gerektiğini öğretti bu hayat bana.

1992'de Indiana Jones serisinin 'Daredevils of the Desert' filminde rol almışsınız. Teklif nasıl gelmişti?
Türkiye'de iki bölüm çekilecekti. Konservatuvarda filmde bir sahnede oynayacak bir hocam vardı. O beni önermiş, deneme çekimleri oldu ve kendimi filmde buldum. Öyle bir organizasyonla karşılaştım ki, Sir Orleans Olivia gelmiş bize şeref vermiş kıvamında davranıyorlardı. Ben o filmde figürasyonunun bir kalem üstündeydim. Hayatımda oynadığım ikinci profesyonel işim oydu. Filmin esas kızı Catherine Zeta Jones ve esas oğlanı da son James Bond olan Daniel Craig'di. Sette en ahbap olduğum üç insandan ikisi onlardı. Şaka gibiydi. Tanrıların şarabından içtim. Hayret ettiğim bir iştir. Sonra seyrettim, beni atmışlar! Azıcık görünüyorum bir sahnede. Allah'tan elimde senaryosu var da çocuklarıma inandırabileceğim çok oynadığıma. Sonradan öğrendim, beni yapımcı George Lucas atmış.

EĞİTİM VATAN BORCU
Dizilerin 90 dakika olmasıyla ilgili RTÜK Başkanı'nın "Ünlü oyuncular çok para alıyor" sözlerine ne diyorsunuz?
Kimsenin aldığı paraya bu iş 40 dakikayken 90 dakika oldu diye zam yapılmadı. Bütün sektör 4-5 yıl önce aldığı paraları almaya devam ediyor. O meslektaşlarımızdan çok daha az yetenekli yabancı oyuncular bambaşka bir hayat yaşıyorlar.

Oyuncu adaylarına ders vermeye devam ediyor musunuz?
İşin içinde herhangi bir eğitim kelimesi geçtiğinde her nerede bana ihtiyaç varsa koşa koşa gidiyorum. Çünkü hepimizin bu ülke için yapabileceği yegane şeyin bu olduğunu düşünüyorum. Talep oldukça bu benim için bir vatan borcu.

GENÇLER İŞLERİ SERDİ
Yeni nesil oyuncular hakkında ne düşünüyorsunuz?
Korkunç bir çağın çocukları onlar. Büyüklerinden, her şeyin kolayca mümkün olduğunu zannettiler. 80 kuşağında bir an önce köşeyi dönmek isteyen ve hatta köşeyi dönen adamların her birinin sonunun hüsran olduğunu gördüm. Şu anda da hepsi hiçbir şey için canlarını sıkmamak ve bir an önce başarıya ulaşmak istiyor. O çocuğa "Al sana bilmem kaç yüz milyon" dediğinizde, o arzuladığı parayla daha ne yapacağını bilmiyor. Sadece para kazanmanın gerekli olduğunu biliyorlar. Gençler bu gelen refahla, işi biraz serdi. Bunlara benim kızım da dahil. Galiba sonuç hüsran. Gençler şuna karar vermeli; kolay olanı mı, yoksa doğru olanı mı istiyorlar?

CANLI YAYIN