Tolga: ''Tanımadın ben değil mi?'' Oylum: ''Yok yani, tanımam mı gerekiyordu? Kusura bakma!'' Güzide: ''Oltan amcanın oğlu Tolga!'' Oylum: ''Gerçekten tanımadım çok sene geçti!'' Tolga: ''İyiyim iyiyim, seni de çok iyi gördüm!'' Oylum: ''İyiyim sağol...'' Tolga: ''Bu arada siz nereye, kim nereye?'' Tolga: ''Ne okuyorsun?'' Oylum: ''Tıp'' Tolga: ''Amsterdam'a gidiyorum baya aynı uçağa denk geldik!'' Oylum: ''Sen geç ben birazdan gelirim!'' Tolga: ''Neden VİP'den geçeriz'' Oylum: ''Amsterdam'da nerede kalacaksın? Bizim şirketin bir ayağı orada da'' Oylum: ''Sana sır versem saklayacağına söz verir misin?'' Oylum: ''Sence işe yarayacak mı?'' Tolga: ''Yani ne kadar iyi oynadığına bağlı'' Oylum: ''İnşallah inanır!'' Tolga: ''Bence herkesi inandırabilecek kadar iyi bir oyuncusun sen'' Oylum: ''Seni inandıramamışım ama?'' Tolga: ''Yani beni biraz hafife aldın ondan'' Tolga: ''Tabii bir ihtimal daha var, her şeyi olduğu gibi tüm gerçeği annene anlatıp bu durumla yüzleşmek!'' Oylum: ''Yok öyle bir ihtimal!'' Oylum: ''Hiçbir şey anlatamam anneme yüzleşemem!'' Tolga: ''İlle gidicem diyorsun yani New York'a...'' Oylum: ''Ben hiçbir zaman doktor olmak istemedim Tolga hep dans etmek istedim!'' Tolga: ''Annene anlatsan böyle anlamaz mı?'' Oylum: ''Annem mi? Kesin anlar...'' Tolga: ''Denedin mi peki?'' Oylum: ''Sence... tabiki denedim!'' Oylum: ''Denemeden böyle büyük oyunların içine girer miyim Allah aşkına?'' Tolga: ''Ne oldu neden mutsuzsun?'' Oylum: ''Mutsuz değilim, üzgünüm sadece...'' Oylum: ''Babamın beş yıldır başka bir ailesi daha varmış!'' Oylum: ''Yok inanamıyorum yani, bu yapacak son insan!'' Tolga: ''Ne denir ki Oylum? Peki nasıl saklamış bu kadar uzun zaman?'' Oylum: ''Bilmiyorum bir şekilde saklamış işte...'' Tolga: ''Tamam üzülme, gerçi bu durumda üzülme biraz saçma oluyor ama'' Oylum: ''Bir de bir kızı varmış durduk yere bir kardeşim daha oldu!'' Tolga: ''Annen nasıl peki?'' Oylum: ''Dimdik duvar gibi duruyor hayranım duruşuna!'' Oylm: ''Biliyorum çok canı acıdı. Yıkıldı biliyorum ama gram belli etmiyor!'' Tolga: ''Bu arada Güzide Yenersoy'a ben de hayranım'' Tolga: ''Bu arada Güzide Yenersoy'a ben de hayranım'' Tolga: ''Ya ne demek ben seve seve yaptım ki.'' Oylum: ''İyi ki varsın!'' Tolga: ''Sen de iyi ki varsın...'' Tolga: ''Afedersin saçmaladım. '' Oylum: ''Yok tamam birşey yok!'' Tolga: ''Öyle güzelsin ki dayanamadım'' Oylum: ''Tamam önemli birşey değil yani boşver unutalım gitsin!'' Tolga: ''Tamam korkma ben yanındayım!'' Oylum: ''Niye geldin? Sefil haldeyim zaten görüyorsun Tolga...'' Tolga: ''Yo ben bu şartlarda bile çok güzel olabilen bir kadınla oturuyorum şu anda!'' Tolga: ''Nasıl bu kadar güzel olabiliyorsun?'' Oylum: ''Teşekkür ederim, biliyorum neşelendirmek için söylüyorsun çok farkındayım!'' Tolga: ''Oylum aklımdan çıkmıyorsun, senden başka bir şey düşünemiyorum!'' Oylum: ''Ne demem gerekiyor bilemedim'' Tolga: ''Bende senden başka birşey düşünemiyorum Tolga, sen de benim aklımdan çıkmıyorsun gibi şeyler fena olmazdı ama'' Oylum: ''İnandırıcı olur mu peki?'' Oylum: ''Aklımdan hiç çıkmıyorsun biraz iddialı olur ama sen de aklıma geliyorsun sık sık!'' Tolga: ''Çok iyi bu bana yeter!'' Oylum: ''Oylum, seni düşünen senin için çırpınan bir annen var bunun kıymetini bil bence!'' Tolga: ''Ama şimdi kötü enerji diyede birşey var!'' Oylum: ''Tamam ben farkındayım, hakimin delilleri kabul etmemesi sadece babamın suçu değil farkındayım ama ben cezaevindeyim git ev bak demenin vakti mi?'' Tolga: ''Şey olabilir kadın belki gidip kendi kendine baktı!'' Oylum: ''Dediğin eve gittim diyor'' Tolga: ''Önceden babanın biricik kızı sendin şimdi biri daha çıktı'' Oylum: ''Doğru ben o küçük kızı kıskanıyor olabilirim doğru!'' Oylum: ''Annem eğer öyle hakimin karşısında öyle durmasaydı ben şu an Sincan cezaevindeydim'' Tolga: ''Sincan mı? Neresiydi orası?'' Oylum: ''Ankara'da bir cezaevi işte. Ya da Metris cezaevi işte ne bileyim'' Tolga: ''Metris olmaz, Metris İstanbul'da ya'' Oylum: ''Tolga sen dalga mı geçiyorsun ya?'' Oylum: ''Neye gülüyorsun?'' Tolga: ''Kıskandın galiba anneni...'' Oylum: ''Saçmalama Tolga...'' Tolga: ''İtiraf et kıskandın anneni benden!'' Oylum: ''Kıskandım evet! Kıskanamaz mıyım?'' Oylum: ''Sizi böyle birlikte görünce... babamı o küçük kızla paylaşıyorum zaten annemi de paylaşıyormuşum gibi hissettim'' Oylum: ''Sonuçta o benim annem senin değil!'' Oylum: ''Özür dilerim kafam son günlerde allak bullak gerçekten!'' Oylum: ''Tolga anneni hatırlatmak istemedim sahiden...'' Oylum: ''Tolga bileti buldun mu?'' Tolga: ''Geleceğin dansçısına ufak bir hediye almışım ne var bunda!'' Oylum: ''Tolga onu ne kadar sevdiğimi ona birkezde sen söyle olur mu?'' Oylum: ''Seni sandığından çok daha fazla özleyeceğim'' Tolga: ''Ne kadar mesela? Bu kadar mı?'' Tolga: ''Korkularınla yüzleşmeyi öğrenmen gerek lazım artık Oylum'' Oylum: ''Öyle mi dersin bay realizmin temsilcisi!'' Tolga: ''Ne haber savaşcı?'' Oylum: ''Birşey yapmadım, insanlık bende kalsın dedim!'' Tolga: ''Oylum sen hayırsız evlat falan değilsin saçmalama!'' Oylum: ''Annem biliyormuş biliyor musun? Dansa yeteneğim olmadığını...'' Oylum: ''Ben böyle birşeyin yükünü kaldıramam Tolga ne olur bana bunu yaşatma!'' Tolga: ''Seninle bir ilgisi yok ne olur beni bırakma!'' Tolga: ''Bizim konuşacak birşeyimiz kalmadı!'' Oylum: ''Selin saçmalama ya'' Oylum: ''Kendimi açıklamaya çalışmaktan çok yoruldum!'' Tolga: ''Yorulma ya Oylum yorulmana hiç gerek yok. Kendini açıklamana da gerek yok. Bence binin Behram'ın arabasına şöyle güzelce İstanbul turu yapın!'' Oylum: ''Tolga niye görmek istemiyorsun? Pişmanım diyorum işte. Seni çok seviyorum diyorum ya''