Oyuncağa bile tahammül edemem!

GİRİŞ TARİHİ:  09.08.2010, 10:12 GÜNCELLEME TARİHİ:  09 Ağustos 2010 Pazartesi, 10:13

Hazırladığı koleksiyonda ağırlıklı olarak siyah, gri ve beyazı kullanan tasarımcı Nihan Buruk: Benim için bunların hepsi çok canlı renkler! Oğlumun odasında bile renkli oyuncağa tahammülüm yok

Eski futbolcu, Genç Milli Takım Yardımcı Antrenörü Okan Buruk'un eşi eski manken yeni tasarımcı Nihan Buruk'la Alaçatı'daki 'butik-ev'inde konuştuk... Kendi tasarımlarını ve biriktirdiği antika eşyaları sergilediği bir ev-butik sahibi olan Buruk öyle zarif, öyle sakin, öyle eskiye ait ve öyle beyaz ki! James Ivory'nin 'The White Countess-Beyaz Kontes' filminden çıkıp karşıma gelmiş gibi... 1930'ların Şangay'ından yani... Elinde şemsiyesi, başında şapkası, yandan çarklı bir vapurdan az önce inmiş sanki... İster istemez ilk sorum da bu oluyor zaten...

ÇEŞME' NİN YERİ BİZDE ÖZEL
1930'lardan günümüze ziyarete gelmiş gibisiniz, bu şimdiki tarzınız mı yoksa hep böyle miydiniz?

Hep böyleydim. Özellikle cumhuriyetin ilk yıllarındaki kadınların saç, baş, giyim tarzlarına, yaşam şekillerine, asaletlerine, zarafetlerine hayran kalmışımdır.

Tasarımlara da yansıyor herhalde bu durum...
Tabii...

Önce nasıl Alaçatılı oldunuz, onu anlatın bize...
Okan'la Çeşme'de tanıştık. Bir arkadaş ortamında denk gelmiştik. 21 yaşındaydım o zaman ve Okan benim ilk aşkım. Çeşme'nin bizde özel bir yeri vardı yani.

İsteseniz havuzlu, konforlu bir villa sahibi de olabilirdiniz. Neden böyle eski bir evde yaşamayı tercih ettiniz?
Bunu özellikle ben istedim. Köyün içinde ama ara sokakta, Alaçatı'nın yaz karmaşasından uzak ama aynı zamanda da kasabanın tam içinde bir evdi hayalim. Bu evi bulduğumuzda çok sevindim. Olduğu gibi korumaya çalıştım.

Burası hem eviniz hem işyeriniz. Yazı plajda keyif yaparak geçirmek varken ne zorunuz vardı da bu işlere kalkıştınız?
Bazen bunu ben de kendime soruyorum. Ama başka türlüsü mümkün değildi sanırım. Ben çalışmadan, üretmeden duramam. Çok klasik olacak ama çocukluğumdan itibaren moda tasarımcısı olacağım belliydi benim.

Siz de mi?
Evet böyle söyleyen çoktur ama ben gerçekten bebeklerime ilk elbiselerini giydirdiğimde 3 yaşındaymışım. Sonradan bu oyundan hiç vazgeçmedim. Bebeklerime elbiseler diker sonra da onları karşıma dizip bu kez de jüri olurdum. Tek tek puan verirdim.

Sonra bu işin okulunu okudunuz...
Üniversitede moda tasarımı okudum ve okumak için de çalıştım. Mankenlik araya öyle girdi. Podyumdayken hep günün birinde başkaları da benim koleksiyonlarımı taşıyacak diye hayal ederdim.

İnsan nazardan korkmaz mı? İlk aşkınızla evlenmişsiniz, hayal ettiğiniz işi yapıyorsunuz, hayal ettiğiniz gibi bir eve sahip olmuşsunuz ve tabii bir de oğlunuz küçük Ali Yiğit var...
Ben hep şanslıydım ama... Belki de her zaman ne istediğimi bildiğim için kendi şansımı kendim yarattım, kimbilir?

BAŞKASININ TASARIMINI GİYMEM
Koleksiyonunuz gri, siyah ve beyaz ağırlıklı. Eviniz de öyle. Canlı renkler neden yok?

Benim için bunlar çok canlı renkler! Benim renklerim böyle... Çok seviyorum bu üç rengi. Alaçatı evlerinin panjur rengi mavidir mesela. Ama ben demir kepenklerimi bile koyu griye boyattım. Ali Yiğit'in odası da hiç çocuk odası gibi değildir. Okan bundan çok şikayetçi, çocuğun odasını da kendi zevkine göre yaptın diyor. Ama benim renkli oyuncağa bile tahammülüm yok. Oyuncak kutumuz bile beyaz!

Üzerinizdeki elbise de kendi tasarımınız sanırım değil mi?
Başka birinin tasarladığı giysileri artık giyemiyorum ki... İlla benim olacak!

EŞİM OKAN EN YAKIN ARKADAŞIM
Hiç alışveriş yapmaz mısınız?

Hiç! En son üç yıl önce alışveriş yaptım. Ayakkabı ve çanta tasarlayamadığım için onları dışarıdan alıyorum. Ama biri "Üzerindeki ne güzel" dediğinde mutlaka "Ben yaptım" demeliyim. Mümkün değil başka şeyler giyemiyorum artık.

Ailenin diğer üyeleri için de geçerli mi bu?
Okan'a da söylüyorum gömlek, ceket alma, ne gerek var ben dikerim diye. Hatta bir-iki tane diktim ki ceket dikmek çok zordur.

Futbolla aranız nasıl peki? Kocalarından önce tribünlere koşan eşlerden miydiniz siz de?
Yok, futboldan hiç anlamam. Okan şu anda genç milli takımı çalıştırıyor. Genç milliler takımı mı demeliydim yoksa? İşte dedim ya hiç anlamıyorum bu işlerden...

ÇOCUKKEN DE SAKİNDİM
Hep böyle sakin misiniz peki?

İşimde çok hırslı ve gergin oluyorum. Onun dışında sakinimdir. Çocukken de hiçbir elbisemi eskitmedim, hiçbir oyuncağımı kırmadım. Ali Yiğit de öyle olsun istiyorum ama o tam tersi. Babasına çekmiş, babası da bu durumundan çok memnun.

Çocukluk da böyle geçti yani...
Evet, çok yalnızdım. Şimdi de öyle çok çok samimi arkadaşım yoktur. Öyle sırrımı paylaştığım, her şeyimi anlattığım dostlarım hiç olmadı.

İnsan bu durumdan sıkılmaz mı peki?
Sıkılmıyorum çünkü her şeyimi Okan'la paylaşabiliyorum. O benim aynı zamanda en yakın arkadaşım.
Karı-koca kavga da etmiyoruz deyin de düşüp bayılayım artık!
Doğru etmiyoruz!
CANLI YAYIN