Tarih mutlu kadın görmedi

GİRİŞ TARİHİ:  16.08.2010, 15:48 GÜNCELLEME TARİHİ:  16 Ağustos 2010 Pazartesi, 15:48

Son koleksiyonu için kağıttan elbiseler hazırlayan Cemil İpekçi kadınları analiz etti: Tarih bir kadının bir döneminde "Ne kadar mutluyum" dediğini kaydetmedi! Tanrıça olduğu dönemlerde de şikayet etmiş, anaerkil dönemde de... Hep huzursuzlar, erkeği olduğu gibi kabul etmeyi bilmiyorlar

CNR Expo Fuar Merkezi'nde 26-28 Ağustos'ta gerçekleştirilecek İstanbul Fashion Fair'in gala gecesinde, ünlü modacı Cemil İpekçi'nin tamamı kağıttan oluşan 'Yansıma' isimli 35 parçalık özel koleksiyonu sergilenecek. İpekçi'yle bu özel koleksiyonunu konuşmak için bir araya geldik. Atölyesine gittiğimiz sırada meditasyon yapan İpekçi'yle konumuz kağıt elbiseleriydi ama laf lafı açtı babası 'Deli Nejat'tan kadınlarla ilişkisine kadar birçok konuda sohbet ettik... Bu arada ünlü tasarımcıdan kadınlar için erkeklerle ilgili tüyolar almayı da ihmal etmedik...

Sizi beklerken meditasyon yapıyordunuz galiba... Meditasyonda bir yerlere gidip geliyor musunuz?
Gidiyorum tabii... Bu sene 10'uncu yılım, içki içmiyorum. Oysa çok iyi bir içki içiciydim. Yazları ve baharları balık pazarını, deniz kenarlarını kaçırmayan biriydim. Herkes rakı sofrasında benimle keyif yapmak isterdi. Ama bir an geldi ağzıma içki koyamaz oldum. Zaten ben 40 yıldır meditasyon yapıyorum. 'Secret'lar falan yeni çıktılar ama biz 40 sene önce 'Secret'ı uyguluyorduk zaten. Şu an evrensel enerjide 'beş iki'yim.

GECE HAYATIM BİTTİ
'Beş iki' ne?

Evrensel enerji; bir, iki, üç diye başlıyor, sonra beş, beş iki oluyor, sonra yedi, en yüksek de 11 oluyorsunuz. Ama yediden sonra hayatınızda bir sürü şeyin değişmesi gerekiyor. Mesela beslenmeniz siz istemeseniz de değişiyor, benim içki olayımın bittiği gibi... Birden bire bir dağın tepesine ya da küçük bir deniz kasabasına çekilen insanlar vardır ya; onlar isteyerek yapmıyorlar onu. Öz ruhları istiyor bunu. Ben 'beş iki'de durdum, çünkü dünyadan çok kopmaya niyetim yok.

Rakı sofrasında sizinle buluşmayı seven arkadaşlarınız şikayetçi değil mi bundan?

Hâlâ Bodrum'a gittiğim zaman yemin ettiriyorlar, önüme koyuyorlar bir kadeh rakı ama içemiyorum. Bir de hayatında bir şeyler bitince tek bir şey bitmiyor, bir sürü şey bitiyor. Mesela gece hayatım da bitti, bir sürü çok zevk aldığım insanla görüşmelerim kesildi. Çünkü onların hayat tarzıyla benim hayat tarzım çok farklı oldu. Ama bu değişim, uygulamacılığımı, en derinde hissettiğim, şimdiye dek hiç cesaret etmediğim taraflarımı günden güne çoğalttı. İnsanlarla üzüntülü ilişkilerimi yok etti, 'Hayır' demeyi öğretti. Artık çok daha anlayışlı bir kişiyim, çok değiştim.

Bazı şeylerin farkına varmanızı da sağladı yani...
Tabii... Mesela çok güzeldim eskiden; saçımla, başımla, yürürken kadının, erkeğin hayran olduğu biriydim ve güzelliğime çok düşkündüm. Belki bunları yapmasaydım şimdi ameliyat masalarından kalkmazdım. Tekrar 20 yaşıma dönebilmek için yüzümü, karnımı gerdirirdim. Ama artık karnımın yağı beni rahatsız etmiyor. Mayolu fotoğrafımı herkes gördü; göbeğim de var, göğsüm de sarkmış ama takmıyorum kafama. Ama bu dünyanın içinde olmasaydım takabilirdim. Belki Bekir'le de barışmazdım.

BABAM GURUR DUYARDI
Çok cesur, hayatınızda hiçbir şeyi saklamayan bir insansınız. Bu kadar cesur olmasaydınız bu kadar mutlu olabilir miydiniz?

Hayır. Kendime, Rabbime ve aileme çok şey borçluyum. Dünyaya çok ender gelebilecek bir aileye sahip oldum. 10-0 galip başladım hayata. Bize hep hayatta en büyük günahın insanları yargılamak ve insanlar hakkında konuşmak olduğu öğretildi. Kulağıma küpe taktığım ya da cinsel tercihimi açıkladığım zaman babam tepki göstermedi ama birisinin hakkında konuştuğum için 35 yaşında babamdan tokat yedim. Ben Rabbin bildiğini kuldan niye saklayayım ki? Çünkü ben bir gün hesabı Rabbime vereceğim, kullarına değil.

Hiç yargılanmaktan, yadırganmaktan rahatsız olmadınız mı?

Rahatsız olduğum, tepki verdiğim anlar da oldu tabii ama çabuk toparladım kendimi. Ben hayatta hiçbir şeyin benden daha kıymetli olmadığını biliyorum, bunu bana babam öğretti.

Bugünkü Cemil İpekçi'yi babanıza mı borçlusunuz?
Evet, bugün Cemil İpekçi olduysam bunu; Gureba Hastanesi'nin jinekologlarından, çapkın, beş kadın almış, yakışıklı 'Deli Nejat'a borçluyum. Çünkü babam 'Deli Nejat' olmasaydı ben bugün bu kadar huzurlu olamazdım. Eminim bugün yaşıyor olsaydı benimle gurur duyardı.

ÇOK BOYNUZLANDIM
Yaşama arzunuz yüksek mi?

Yukarısı müsaade etse herhalde en az bin yıl yaşamak isterim. "Ölmek istiyorum" diyenlere çok şaşırıyorum. "Birkaç sene hakkınız varsa onu da bana yazdırın" diyorum. Zaten niye acele ediyorlar ki, gidecekler bir gün. Hele aşktan ölmek isteyenleri hiç anlamam. Hayatımda çok aşık oldum, hiç aşktan ölmek istemedim. Ben niye öleyim, o ölsün. Ben aşkın acısını bile çok mutlu bulurum. Benim kadar boynuzlanan kaç kişi var bilmiyorum. Ama o acı da o kadar lezzetli ki... Zaten aşkın bir başı güzel, bir sonu; ortasında hiçbir şey yok. Aşık olabilirim ama onun gitmesi hayatımın sonu değil. Dünyada 8 milyar insan yaşıyor, bir yerden biri daha çıkar.

EVLİ BİRİYLE OLMAM
Ama Bekir Bey size geri döndüğünde '8 milyar insan var' demediniz...

Demedim çünkü Bekir faizle döndü. Çocuk olmasaydı barışmazdım. Çocuğum olamıyor, ben de sevdiğim insanın çocuğuyla yetiniyorum. Ben Bekir'i bırakın sevgili olarak, insan olarak çok severim. Çocukluğunu kaybetmemiş, Roman ruhunu taşıyan, çocuk aşığı, hayvan aşığı, ihtiyar aşığı bir insan. Çok seviyorum onu. Aynı kendine benzeyen bir oğlu oldu. Şu an üç aylık.

Sık görüyor musunuz?
Görüyorum, getiriyor.

Annesiyle karşılaşıyor musunuz?
Eşi de getiriyor çocuğu. Bekir'le barıştım ama beraberlik anlamında değil. Beraberiz ama ilişkimiz yok. Çünkü evli biriyle ilişkim olamaz.

Sizinki duygusal birliktelik o zaman.
Duygusal birlikteliğimiz sürüyor, hâlâ flört ediyoruz.
CANLI YAYIN