Hayat ne getiriyorsa kabulümdür

GİRİŞ TARİHİ:  11.09.2010, 11:23 GÜNCELLEME TARİHİ:  11 Eylül 2010 Cumartesi, 11:24

1996'da oyunculuğa başlamasına rağmen sadece iki filmde rol alıp çoğunlukla sunuculuk yapan Ebru Akel: Eskiden bazı şeyleri kafaya takan biriydim ama her geçen gün bu huyumu biraz daha azaltıyorum. Böyle yapınca kendimi çok daha iyi hissediyorum

Ebru Akel, 9-14 Ekim tarihleri arasında yapılacak Antalya Altın Portakal Film Festivali'nin hem tanıtım yüzü oldu hem de sunuculuğunu üstlendi. Şu günlerde 'Küçük Sırlar' adlı diziyle akrana gelen Akel, "Büyük bir heyecanla bekliyorum" dediği festival öncesinde çalışmalarını, hayat felsefesini ve hedeflerini anlattı...
'Antalya Altın Portakal Film Festivali'ni sunacağınız için neler hissediyorsunuz?
Özel geceleri sunmak her zaman önemli ve heyecanlı. Aslında her sene teklif geliyor. Geçen sene oynadığım 'Sıcak' filmi aynı zamanda uluslararası kategoride yarıştığı için programı sunmam pek mantıklı gelmemişti ve son anda iptal etmiştim. Ama bu sene sunumun dışında 47. Altın Portakal Film Festivali'nin yüzü olma fikri bana sunulduğunda, çok mutlu oldum. Çünkü bu bir prestij. Bundan 30 yıl sonra geriye dönüp baktığımda, "30 yıl önceki 47. Altın Portakal Film Festivali'ndeki Ebru bu" diyeceğim. Yani bu böyle bir miras, arşivlik bir çalışma... O yüzden gurur verici bir olay. Türk Sineması ve Antalya Altın Portakal Film Festivali yükselişte. Dünyadaki sayılı festivaller arasına girmeye başladı. Böyle bir organizasyonda yer almak çok güzel bir duygu.

KURALINA GÖRE OYNARIM
AKSAV Başkanı Mustafa Akaydın, 'sunuculuk geçmişinizdeki başarınızdan ve Akdenizli bir yüz olduğunuzdan dolayı sizi seçtiklerini' söyledi...
Benim duruşumdaki istikrar ve tipimdeki uygunluk hali diyebilirim. Mustafa Akaydın'ın benim için "Çok istikrarlı ve duruşu olan birisi" demesi çok hoşuma gitti.

Sizi avantajlı kılan bu istikrarı neye borçlu olduğunuzu düşünüyorsunuz?
Kolay kolay oluşan bir şey değil tabii, yıllara vurulunca ortaya çıkan bir durum. Bunun tek kaynağı disiplin. Hayatımda disiplin dışında çok fazla bir şey bildiğim yok. Nasıl yapmam gerekiyorsa, usulüne uygun yapmam gerektiği öğretildi bana. O süreç içinde ne yapmam gerekiyorsa onu yapıyorum. Kuralına göre oynamayı seviyorum her şeyi. Bu herhalde Rus hocalarımdan almış olduğum eğitimlerden kaldı bana. Biraz sertimdir. Olma ihtimali varken, bir şeyin olmadığını görmek beni çok sinirlendirir. Yapabileceğin şeyleri görüyorsan ve onu yapmayıp erteliyorsan bunu boşa geçen zaman olarak görüyorum. İşte bu boşlukları doldura doldura böyle bir istikrar yakaladım. Hem özel hayatımda hem de iş ve aile hayatımda böyle bir duruşum var. Bu konuda taviz vermiyorum.

Hayattan ders çıkardığınız oluyor mu?
Elbette oluyor. Tabii ki bir sürü ders çıkarıyorum. Beraber çalıştığım insandan, her gönlümü açtığım insandan, her elini sıktığım insandan iyi ya da kötü dersler çıkartıyorum. Tabii bazen çok canım acıyor. "Hay Allah" diyorum ama yine de kendime izin veriyorum. Yani üstünü kapatmamaya çalışıyorum. Üzülmem gerektiğinde üzülmeye izin veriyorum kendime. Ağlamam gerekiyorsa ağlıyorum. Mutlu olmam gerekiyorsa da kendimi pamuklara sarıp iyileştirmeye izin veriyorum.

BAĞIŞLAYICI OLMAK GEREKİYOR
Hayatı akışına bırakıyorsunuz yani?

Aynen öyle... "Hayat ne veriyorsa, ne getiriyorsa kabulümdür" diyerek yaşıyorum. Kolay değil tabii bu... Eskiden daha çok kafama takan biriydim ama her geçen gün bunu biraz daha azaltıyorum. Böyle olunca kendimi daha iyi hissediyorum. Aksi takdirde üstünü kapatamayınca, kendinize zarar veriyorsunuz. Şu anda hayatımdaki negatifleri bırakma dönemindeyim. Merkür'ün de geri dönüşüyle alakalı olarak, insanlar bu dönemde tüm negatif düşüncelerini bırakıyorlarmış. Çünkü bunlardan bu dönemde kurtulursak kurtuluyoruz, kurtulamazsak bizimle geliyor ömür boyu. O yüzden öfkeleri bırakmak, bağışlayıcı olmak gerek.

Ne tarz kitaplar okuyorsunuz?
Kişisel gelişim kitapları okuyorum. Kendini geliştirmenin, tanımanın ve en önemlisi kendini bilmenin önemli bir şey olduğunu düşünüyorum.

Faydasını görüyor musunuz bunların?
Aslında benim bu yolculuğum Eric Morris'le olan çalışmalarımla başladı. Oyunculukla alakalı yaptığımız çalışmaların çoğu psikolojik çalışmalardı. Yaşam koçumla beraber farkındalıkla alakalı bir felsefe üzerine çalışıyoruz. Bu, benim mesleğime çok iyi geri dönüşler yaptırdı bence. Biraz daha farkında oldukça kendi içime girebiliyorum. Ne hissediyorsan onu dışarı vurabilme hali bu. Büyüyorum aslında. Böyle bir noktaya gelince de hem mesleğimde daha tatmin edici duygular hissediyorum hem de ne yapmak istediğimi biliyorum. Böyle olunca da aldığım kararlarda pişmanlık duyma ihtimalim az oluyor. Bazı insanlar vardır; kavgaya, şiddete yatkındırlar, onlar için orada kavga etmek, sonra arkasını dönüp gülmek problem değildir. Ama ben öyle bir durumda oturup ağlıyorum.

DENİZ KIZININ ÖYKÜSÜ
Festival afişinin çekimi nasıldı?

Çok güzeldi. Aslında hiç alışık olmadığım bir çekim şekli vardı. Her şey ayrı ayrı çekildi. Elbisemi Tuvana Büyükçınar yaptı, metrelerce kumaşı vardı. Onu her defasında kaldırıp dalgalandırdım. Saçlarım, yüzüm, elimde tuttuğum portakal ve eteklerimin ucundaki dalgalar ayrı ayrı çekildi. Çıkan sonuçtan tatmin oldum.

Afişte sizi deniz kızı olarak görüyoruz. Nasıl ortaya çıktı bu konsept?
Açıkçası beni nasıl kullanacakları konusunda herhangi bir fikrim yoktu. Emrah Yücel gibi bir ismin, farklı bir dokunuşu olacağını hissettim. Daha önce yaptığı işleri de biliyorum... Türk Sineması için güzel şeyler yapmaya çalışan biri. Son zamanlarda gördüğü bir fotoğrafımdan esinlenmiş olabilir. Bu proje geliştiğinde aklına böyle bir şey gelmiş. Emrah'ın biraz daha farklı bir sürprizi olmasını bekliyordum bana. Gözlerimin iriliğinden yola çıkarak bir şey yapmayı planlıyordu. Onun için beni değiştirme ihtimalini düşünüyordum. Bundan rahatsızlık duyup duymayacağımı sorduğunda "Duymam" dedim. Sonuçta, değiştirilmek veya başka şeye dönüştürülmek çok da kafama takacağım bir şey olmazdı.

EN ETKİLEYİCİ KADİR İNANIR BAKIYOR
Jüri başkanlığı için Kadir İnanır seçimini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kadir İnanır çok sevdiğim, çok saydığım, hayat görüşüne çok önem verdiğim biri. 'Kumsaldaki İzler' ve 'Azap Yolu' adlı dizilerde beraberdik. Kendisiyle iki kez çalışmış biri olarak Kadir Bey'den çok şey öğrendim. Onun setteki disiplini bir okul gibidir; gözlemlerine inanamazsınız. Kostüm devamlılığını kendi tutar. Sahnelerin kronolojik ve duygu takibini yapar. Dünya sinemasında onun gibi bakan kaç kişi var tartışılır. Kolay kolay Kadir İnanır olunmuyor. Hayatını sinemaya adamış bir isim. Onun da bu festivalde olması doğrusu beni çok mutlu etti. Kendisi, sinemaya adım atan her insanın örnek alması gereken bir isim. Kadır İnanır'ın sinemamıza çok şeyler kazandırdığını ve bundan sonra da kazandıracağını düşünüyorum.

ÇITASI ÇOK YÜKSEK BİRİSİ DEĞİLİM
Oyunculuğa 1996'da başlamış, 15 dizide rol almış biri olarak sadece iki sinema filminde yer almış olmanız tezat oluşturuyor mu?

Oyunculuk tek yapmak isteğim şey şu anda. Çıtası çok yüksek olan ve ona ulaşmak için tırmalayan hırslı biri değilim. Üst üste dokuz yarışma programı sundum. Pek çok oyunculuk teklifi geliyordu, istediğim halde kabul edemiyordum. Sunuculuk yaparken rol için başka bir ruh haline bürünmek bana tuhaf geliyordu. O yüzden sunuculuğa ağırlık vermek zorunda kaldım. Bir de bu işler kısmet meselesi...

SUNUCULUK ÇOK GÜZEL
Sunuculuğa daha fazla vakit ayırdığınız için pişman mısınız peki?

Hiç pişman değilim. Hayatın bana getirmiş olduğu şeyleri kabul etmemek gibi bir şey düşünmedim. Sunuculuğu çok seviyorum. Hiç televizyon işi yapmasaydım ve "Sadece oyunculukta ilerleyeceğim" deseydim o yönde ilerlerdim. İdealist bir tarafım vardır ama bu konuda herhangi bir rahatsızlık duymuyorum.

MODACI YÖNÜMÜ KANITLAYACAĞIM
Yeni bir televizyon programı yapmayı düşünüyor musunuz?

Evet yapacağım. Artık yarışma sunmak ve birilerini ödüle kavuşturma formatından sıkıldım. Şimdi haftada bir gece yayınlanacak bir talk show programı yapacağım. Ben ve yanımda zekasına ve çevikliğine inandığım iki arkadaşımla birlikte yapacağım bir program olacak. Onun dışında beni heyecanlandıran bir başka proje daha var. 16 Eylül'deki Vogue Fashion's Night Out'ta, Tuvana Büyükçınar ile yaptığımız 'Ebru Akel Limited Collection for Tuvana' adlı kreasyondan 10 parça sergileyeceğim.

ŞİMDİ EN DOĞRU ZAMAN
Kreasyonlarınızı sergilemek için neden bu kadar beklediniz?

Yıllardır "Kendi koleksiyonunu ne zaman yapacaksın" diye soruyorlardı. Şimdi doğru zaman olduğunu düşünüyorum. Bir şeylerle de örtüşüyor. Mesela şu anda dizide oynadığım 'Biricik' karakteri bir modacı. Orada yine Tuvana'nın ofisini kullanıyorum. Dizide giydiğim kostümler de çok merak ediliyor. Bu koleksiyonumu dizide de giyeceğim.
CANLI YAYIN