Kısık ateşte pişiyorum!

GİRİŞ TARİHİ:  29.09.2010, 09:59 GÜNCELLEME TARİHİ:  29 Eylül 2010 Çarşamba, 10:00

Reklamlarda keşfedildikten sonra oyunculuğa adım atan ve art arda dizilerde oynayan Özge Özpirinçci: "Usta oyuncularla oynuyorum. Bu benim için büyük bir şans çünkü işin mutfağında, kısık ateşte pişiyorum. Çalıştığım oyuncular beni o kadar besliyorlar ki, ek bir şeye ihtiyaç duymuyorum"

Reklamlarda yer aldıktan sonra keşfedilen Özge Özpirinçci ilk olarak 2008'de 'Cesaretin Var mı?' adlı dizide rol aldı. Ardından 'Melekler Korusun' dizisi ve 'Veda' filminde oynayan Özpirinçci şimdilerde 'Deli Saraylı'da Dilruba rolüyle izleyici karşısına çıkıyor. 24 yaşındaki Özpirinçci, Harper's Bazaar dergisinin Ekim sayısında Şebnem Kırmacı'ya, oyuncu olmaya nasıl karar verdiğini, Engin Altan Düzyatan'la beraberliğini ve hedeflerini anlattı.

Kameraya ilk çıkışınızı hatırlıyor musunuz?

Çamaşır yumuşatıcısı reklamıydı. İkincisi, dondurma reklamıydı. O reklamdan sonra dikkat çekmeye başladım ama asıl gündeme gelişim bir kek reklamı ile oldu. Ondan sonra dizi teklifi geldi.

EĞİTİM ALAMAM
Peki, aileniz bu aşamada ne yaptı?

Baktılar ki ben bu işi seviyorum, kendimi geliştirmeye niyetliyim, eğitim almamı önerdiler. Ama bu dizi temposunda böyle bir şeye vakit ayırmam mümkün değil. Şu anda kariyer planımda eğitim almak yok. İki senedir bu işin içindeyim.

Artık sokakta tanınıyor musunuz? Şöhret nasıl bir şey?
Her zaman olmasa da, evet. Aslında zor bir şey. İnsanın günü gününe uymayabiliyor. Bazen enerjim yüksek oluyor ve o zaman insanların ilgisine karşılık vermek beni de mutlu ediyor. Ama bazı günler kendimi çok da iyi hissetmiyorum ve beklentilere karşılık veremiyorum.

Farklı bulduğunuz, duruşuna saygı duyduğunuz, örnek aldığınız oyuncular var mı?
Natalie Portman'ı yaptığı filmlerden hayattaki duruşuna kadar her yönüyle çok seviyorum. Basında yer almayı reddedişi, altyapısı ve eğitimi ile örnek bir oyuncu bence. 'Leon'u izlediğimde büyülenmiştim. O filmi izledikten sonra kendi kendime, "Ben de bu işi yapabilirim" dedim Saydığım, değer yargıları ile yaşayan bir oyuncu olması bana çok ilham veriyor. Oyunculuk gücü açısındandan Cate Blanchett'ı da çok beğeniyorum. Her rolün altından kalkabilecek bir aktris. Şunu fark ettim; Türk oyuncular bazen abartılı mimikleri ön plana çıkarıyorlar, Batılı oyuncular ise sanki gözleriyle oynuyorlar.

Kendinizi oyunculuk anlamında nasıl besliyorsunuz?
Etrafımdaki benden yaşça büyük oyunculardan çok şey öğreniyorum. Hümeyra ile oynamak benim için bir okuldu. Şimdi Çetin Tekindor ve Perran Kutman ile birlikte oynuyorum. Bu benim için büyük şans; işin mutfağında, kısık ateşte pişiyorum. Evet, bu işin eğitimini almadım. Bunu açıkça söylüyorum -gurur duyduğum için değil, bir gerçek olduğu için ama birlikte çalıştığım oyuncular beni o kadar besliyorlar ki, ek bir şeye ihtiyaç duymuyorum.

Hayatınız çok değişti mi? Sonuçta üniversitede okuyan bir kızdınız.
Çok değişmedi. Ama tabii para kazanıyorum ve bu harika bir şey. Kendi paramı harcamak beni çok mutlu ediyor. Kendimi özgür hissediyorum, insanlara yardım edebiliyorum.

GÜZELLİK GELİP GEÇİCİ
Kendinizi güzel buluyor musunuz?

Narsistlik derecesinde değil de, nasıl söyleyeyim, kendimi iyi, mutlu hissediyorum. Güzellik hem geçici hem de değişken bir kavram. Güzel olmaktan çok, kendimi mutlu ve eğlenceli buluyorum. Belki bu bazı insanlara itici gelebilir. Yani sürekli yanlarında mutlu birini görmek istemeyebilirler. Ben sabah uyandığımdailk iş olarak anne ve babamı öper, onlara sarılırım.

Moda ile aranız nasıl?
Güzel giyinmeyi seviyorum ama takıntılarım yok. Yalnız şu var; geçen sene hayatımda ilk defa New York'ta Marc Jacobs defilesine gittim. O kadar etkilendim ki, hâlâ aklımdan çıkmıyor. O zaman moda dünyasını daha iyi anladım; gerçekten parıltılı, çok çekici bir dünya ama içinde çok kalırsanız sizi değiştirebilir.

ENGİN ALTAN HEM SEVGİLİM HEM DOSTUM
Engin Altan Düzyatan ile berabersiniz. Pek çok hayranı var, rahatsız olmuyor musunuz?

Bir kere çok mutluyuz, çok iyi giden bir ilişkimiz var. Dışarıdan bakınca, insanlar iki ünlü olarak algıyorlar ama ben öyle görmüyorum. O benim en yakınımda olan, en sevdiğim insanlardan biri. Sadece sevgilim değil, dostum. Sadece Altan değil, çoğu arkadaşım oyuncu. Zaten ben ünlü olmadan önce de hayranlık denen şeyi anlayamazdım. Küçükken arkadaşlarım odalarına posterler asarlardı. "Neden asıyorsunuz?" derdim. O da insan, siz de insansınız. Şimdi Altan'la yürürken bazen kameralara yakalanıyoruz, ben hemen kaçıyorum. Demek istediğim, ben o kadar dışarıdan bakmıyorum bize.

ŞU AN ÇOK MUTLUYUZ
Genç kızların ona hayran olması sizi rahatsız ediyor mu?

Yediden yetmişe pek çok hayranı var. Ama hiç rahatsız olmadım. Kendi aramızda bir ilişki yaşıyoruz ve beni sadece bu ilgilendiriyor. Tanıştığımızda Altan ünlüydü, sonra ben ünlendim. Şimdi beraber yükseliyoruz. Hayatımızda kariyer anlamında iyi gelişmeler oluyor.

'Veda' filmi sizin için bir şeyleri değiştirdi mi?
Fikriye Hanım'ı oynamak, 24 yaşında, kariyerinin başında bir kızın kolay kolay başına gelecek bir şey değil.

HAYATA HEP OLUMLU BAKIYORUM
İçinde bulunduğunuz endüstrinin zorluğu gözünüzü korkutuyor mu?

Hayır, çok memnunum. 24 saat de çalışsam doymuyorum. Çok olumlu bir ruh hali içindeyim, çalışma şevkim hiç azalmadı. Ama bu sadece yaptığım iş için geçerli değil. Arkadaşlarımla olan ilişkimde de, ailemle kurduğum diyaloglarda da aynı tavrı koruyorum. Çok yüksek bir enerjim var. Sanırım bu çocukluğumla da alakalı; karamsar, hüzünlü, kasvetli bir çocukluğum olmadı. Daima bardağın dolu tarafını gördüm. O yüzden hayata hep heyecanlı, olumlu yaklaşıyorum.

Televizyon programı sunuculuğu teklifleri geliyor mu?
Gelmiyor, gelmesin de. Belki yaşım küçük diye ama ben de istemem.
CANLI YAYIN