"Müzisyenleri kıskandım"

GİRİŞ TARİHİ:  26.03.2011, 14:06 GÜNCELLEME TARİHİ:  26 Mart 2011 Cumartesi, 14:06

Özşener "Bin kişinin önünde ilk kez şarkı söyledim. Zor ama muhteşem bir deneyimdi. Oyunculuğu müzisyenliğe değişmem ama müzisyenleri çok kıskanıyorum. Sahneye çıkıp seyirciyi coşturmak keyifli" dedi ve ekledi: Şarkıcılığa soyunmam ama doğru bir amaç uğruna albüm yapabilirim

Yiğit Özşener, ilk olarak bir reklamda, Nil Karaibrahimgil'in peşinden giden 'Özgür Çocuk' olarak karşımıza çıktı. Ardından 'Dudaktan Kalbe'nin 'Cemil'i olarak adından söz ettirdi. 'Ezel' dizisinde canlandırdığı 'Cengiz'le zirve yaptı. Şu sıralar ise Nejat İşler'le birlikte başrol oynadığı 'Kaybedenler Kulübü' filmiyle gündemde... 90'lı yılların efsane haline gelen aynı adlı radyo programından esinlenerek çekilen filmde; Özşener, radyo DJ'yi 'Mete'yi canlandırıyor. Elektronik ve haberleşme mühendisliği okuyan, Koç Üniversitesi'nde işletme master'ı yapan ancak kalbini oyunculuğa kaptıran Özşener'le çektiğu ilk sinema filmi 'Kaybedenler Kulübü'nü, 'Ezel' dizisini ve oyunculuk kariyerini konuştuk.

ZOR BİR FİLM ÇEKTİK
'Kaybedenler Kulübü' sizin için nasıl bir film oldu? Benim için çok eğlenceli ve hüzünlü bir film oldu. Okuduğumda da öyle hissetmiştim. Kendine has bir film yaptık; içinde sivri uçları da barındıran, hayat gibi bir film... Belli bir dönemden yola çıkılmasına rağmen, bir dönem filmi değil! Yaşananlar, her dönemde geçebilir. Gerçek karakterlerden esinlenerek yapılmış bir proje. Dışarıdan bakıldığında; aslında gerçekleştirilmesi zor bir yapım. Çünkü senelerce sadece radyodan yayınlanmış bir işi, görsele dönüştürmek zor.

Nejat İşler bu film için "Benim ilk sinema filmim gibi oldu" demiş. Siz ne düşünüyorsunuz? Kesinlikle! 'Kaybedenler Kulübü' benim oyunculuk kariyerimde de çok önemli bir kilometre taşı... Oyuncu olarak daha da özgürleştiğimi hissettim. Sadece ben değil, bütün ekip öyle hissetti.

NOSTALJİK BİRİ DEĞİLİM
Özgürleşmekten kastınız nedir peki? Filmin yelpazesi o kadar geniş ki; filmdeki karakterler, hep bizim gibi, hep bizden biri... Bu arada birbiriyle alakasız olarak görünen insanların bir araya gelip paylaşımda bulunabildiklerini görmek güzel! 2000'li yıllarda artık böyle şeylerle karşılaşmak çok zor.
Neden sizce? Ben aslında nostaljik bir tip değilimdir. "Eskiden ne güzeldi her şey" diye başlayan cümleler kurmam. Ama ona rağmen bu film; bana geçmişteki Yiğit'i de hatırlattı. Çok eski tarihten bahsetmiyoruz. O zamanlar, daha dinginmiş her şey! Bu kadar fazla koşuşturmaca yokmuş. O dönemlerde hayatı satranç gibi oynamıyormuşuz. Yani daha rahatmış her şey!

RUHU KAYBETTİK

Ya şimdi? Şimdi ise bağıran insan sayısı çok fazla. Ne kadar bağırırsan, o kadar haklı oluyorsun. Kimse, kimseyi dinlemiyor. Eskiden sohbet etmek de, ilişki kurmak da daha rahatmış! Film bana bunları hatırlattı. İnsanlara da bir şeyler hatırlatacak diye düşünüyorum.
Eski Yiğit'e özlem mi var? Hayır, özlem değil! Benim bahsettiğim şey, ruh. Ne yazık ki o ruhu kaybettik. Her şeyin ritminin daha ağır aktığı, samimi ilişkilerin yaşandığı zamanlar artık yok!
Sizce filmdeki radyo DJ'leri 'Mete' ile 'Kaan' aykırı tipler mi? 'Mete' ve 'Kaan' birbirleriyle çok uyumlu olmayan ama birbirlerinin muhabbetinden çok hoşlanan kişiler. Bu, "Sen başka dünyaların insanı olsan da, muhabbetimize doyum olmuyor" anlamına da geliyor.

NEJAT'LA SOHBET ETMEYİ SEVERİM

Nejat ve Yiğit de 'Mete' ve 'Kaan' gibi mi? Evet, kesinlikle öyle! Nejat için çok şey yazıldı çizildi ama o işine çok sadık, disiplinli ve gerçekten çok iyi bir oyuncu. Karşılıklı oynamak çok keyifliydi. Birbirimizin muhabbetinden de hoşlanıyoruz.
'Mete'nin plak koleksiyonu var. Sizin de herhangi bir koleksiyonunuz var mı? Ben hiçbir şey biriktirmeyi sevmem. Evdeki DVD'lerin sayısı arttığı zaman bile deliren birisiyim. Benim eşyalarla aramda hiçbir zaman bir bağ olmadı. Evden ceketini alıp çıkmayı tercih edenlerdenim. 'Mete'yle aramızda böyle bir zıtlık var.
CANLI YAYIN