Huzurlu ruhları huzursuz ediyoruz

GİRİŞ TARİHİ:  31.05.2012, 12:29 GÜNCELLEME TARİHİ:  31 Mayıs 2012 Perşembe, 12:37

'Ezel'le şöhreti yakalayan, şu sıralar atv'de yayınlanan 'Uçurum' dizisinde bir hayat kadınını oynayan Zeynep Köse, diziyle bilinmeyen gerçekleri yansıtarak huzurlu ruhları huzursuz ettiklerini söylüyor

Bir dönemin fenomen dizisi 'Ezel'de 'Ramiz Dayı'nın karısı 'Selma' karakteriyle tanıdığımız oyuncu Zeynep Köse, şu sıralar atv'de yayınlanan 'Uçurum' adlı diziyle ekranlara geliyor. Dizide hayat kadını 'Mika' karakterini canlandıran Köse; oyunculuk serüvenini, yeni dizisini ve hazırlık sürecinde yaşadıklarını anlattı...

'Uçurum' dizisinde bir hayat kadınını canlandırıyorsunuz. Bu role nasıl seçildiniz?
'Uçurum'daki yönetmenimiz Cem Karcı ile 'Ezel'de de beraber çalışmıştık. Yazın bana projeden ve benimle çalışmak istediğinden bahsetmişti. Cem yönetecekti, Kerem Deren yazacaktı. Proje çok cesur ve iddialıydı. 'Hayır' demek benim için imkansızdı.

Hayat kadınını oynamak sizin için nasıl bir deneyim oldu?
'Hayat kadını' dediğimiz kişi, sokakta gözlem yapabileceğimiz biri değil. Birçoğuyla sokakta yan yana yürüsek de kim olduklarını bilmiyoruz. Onun için de başlarda bu anlamda zorlandım.

ÇENELERİNİ İNCELEDİM
Oynadığınız 'Mika', genç bir Rus kızı... Rus aksanı sizi zorladı mı?
İlk başlarda zorladı tabii. Rus tanıdıkları olan arkadaşlarımdan rica ettim ve onlarla oturup sohbet ettim. Ağızlarını, çenelerini ve kelimeleri nasıl kullandıklarını inceledim. Tiyatroda bir arkadaşımla senaryonun üzerinde çalıştık. Bol bol pratik yaptım.

Bu karakter oyunculuğunuza neler kattı?
'Mika'; yaşadığı onca şeye rağmen hâlâ umut edebilecek seyleri varken, karnındaki bebek de elinden alınınca bütün umutları bitiyor ve sert bir dönüşüm yaşıyor. Kuyruğu dik tutmaya çalışıyor. Öyle bir kayıp vermiş ki, kendinden başka kimse umrunda değil. Nasırlaşmış. Onu anlamaya çalışmak, çok uzakmış gibi görünen bir hayata pencere açmak; çok şey katıyor insana...

Bu diziyle izleyicilerin hayat kadınlarına bakış açıları değişecek mi sizce?
Umut ediyorum. Her konuda duyarsızlaştığımız, günü kurtarmaktan öteye geçmeyen hayat gailemiz içinde bir şeyleri değiştirebiliyor olma ihtimali, paha biçilmez. Onun için de, içinde yer aldığım projeyi kıymetli buluyorum. Bu konuyu işlemek ve her hafta insanlara gerçek, bilinmeyen hayatları göstermek önemli.

DAHA YENİ YENİ ISINIYORUZ
Seyirciden nasıl tepkiler alıyorsunuz?
Ailem uzun süre diziyi oturarak izleyemedi. Çevremdeki birçok kişi de "İzlerken boğazımız düğümlendi" dedi. Bunlar güzel tepkiler. Demek oluyor ki doğru yoldayız. Huzurlu ruhları huzursuz ediyoruz. Dışarıda karşılaştığım tepkiler de çok olumlu. Diziyi seviyorlar. Her şeye rağmen izliyorlar.

Çekimler sırasında zor anlar yaşadığınız oluyor mu?
Elbette oluyor. Bodrum katında çekilen sahneler için özel olarak bir plato kuruldu. Hayat kadınını oynadığımız için kıyafetlerimiz çok ince. Sert geçen kış da buna eklenince, bayağı üşüdük. Daha yeni yeni ısınıyoruz.

Rolünüz için hayat kadınlarını gözlemlemişsiniz. Nelerle karşılaştınız?
Gözlem yapabileceğimiz yerler elimizi kolumuzu sallayarak girebileceğimiz yerler olmadığı için, ekipçe Aksaray'da bazı mekanları gezdik. Çok enteresandı. Kadınların içleri boş gibiydi. Ruhları yoktu sanki. Oradalardı ama aslında değillerdi. Süslenmiş, giyinmiş, masalarda oturuyorlardı. Barda bir kız vardı; hali, tavrı, duruşu 'Mika'ydı sanki. Değişik bir tecrübeydi. Antalya'ya gitmiştim. Orada da bir yeri gezme fırsatı buldum. Mekanlar farklı ama kadınların ruhsuzluk hali aynıydı. Dans ediyorlardı ama kafaları orada değildi sanki. Bir kızla konuşma fırsatı buldum biraz. Yaşadığı hayatı kanıksamış, kabullenmiş.

Gözlemlediğiniz hayat kadınlarının hayatında sizi en fazla etkileyen ne oldu?
Gözlerindeki nötr ifade... Hiçbir şey hissetmiyor gibiydiler. 'İşimizi yapar, gideriz' durumu ve bunu kabulleniş... Kolay değil. Hem de hiç. Bir gün set dönüşü Aksaray'dan taksiye bindim, şoför bey beni tanıdı. "Ne çekiyorsanız her şey gerçek, her şey yaşanıyor" dedi. O an tokat yemiş gibi oldum. İşin içindeyiz ama işin en dibinde olduğumuzu daha iyi anladım.

'EZEL' BANA ÇOK ŞEY ÖĞRETTİ
'Ezel'de canlandırdığınız 'Selma' karakteriyle bir anda tüm Türkiye tarafından tanınmayı bekliyor muydunuz?
'Ezel' geniş bir izleyici kitlesine sahipti ama kendi rolüm için bu kadar yoğun bir ilgi beklemiyordum çünkü diziye sonradan dahil olmuştum. Mevcut ekipten ayrıydık ve tamamen dönem çekiyorduk ama seyircinin bizi asıl ekipten ayrı sevmesi ve kabul etmesi çok anlamlıydı. Hâlâ yolda 'Ezel'den konuşanlar oluyor. İnsanların zihninde bu denli hoş yer etmiş olmanın keyfini yaşıyorum.

BENİ GELİŞTİRDİ
'Ezel' gibi çok konuşulan bir işte yer almak size neler kattı?
Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da aynı duyguları hissediyorum; 'Selma', benim ete kemiğe bürünen ilk işim ve benim için çok özel. 'Ezel' seti birçok şeyi öğrendiğim ve gözlemleme fırsatı bulduğum bir iş oldu. 'Selma' ile birçok duyguyu bir arada yaşadım ve o duyguları en doğru şekilde izleyiciye aktarmaya çalıştım. Bu yolculuk ondan sonra da bana çok yardım etti, beni geliştirdi.

ÇOK ÖZEL DENEYİMLERDİ
Tuncel Kurtiz, Haluk Bilginer ve Kenan İmirzalıoğlu ile aynı projede yer aldınız. Bu isimlerle hiç anınız var mı?
Aynı projede yer almış olsak da maalesef onlarla aynı seti paylaşamadık. Bizim tek şanssızlığımız buydu sanırım. Haluk Bey ve Nurhan (Özenen) Hanım'ın pavyonda yıllar sonra karşılaştıkları bir sahne vardı; o sahnenin çekildiği gün işim erken bitmiş olmasına rağmen, sabahın dördüne kadar onların sahnesinin bitmesini bekledim. Onları izlemekten kendimi alamamıştım. Böyle anlar çok özel deneyimler bence.

(Merve Yurtyapan, SABAH'la Günaydın, 29.05.2012)

CANLI YAYIN