
Akşam olduğunda İmparator'la yaptığı anlaşmadan dönen Osman Bey, alpleriyle sohbet eden yaşlı bir adamı fark etti. Alpler ayağa kalkarken yerinden kıpırdamayan bu kişiye seslenen Osman Bey, "Hayırdır, ne olur böyle? Kimsin hele dönesin yüzünü," diyerek yaklaşınca, karşısında gördüğü kişiye inanamadı: "Bu nasıl olur böyle, Turgut Gazi sen misin?"
Turgut Gazi, "Obanda, ordunda bu Alp'e de yer var mıdır?" diyerek özlem dolu dönüşünü dile getirirken, Osman Bey mutlulukla, "Sen ne dersin, oba da ordu da senindir," diyerek eski dostuna sarıldı.
Osman Bey, oğulları Orhan ve Alaeddin'i Turgut Gazi ile tanıştırdı. Turgut Gazi, "Hay maşallah! Ertuğrul Bey'in soyu serpilmiş, boylanmış... Hay maşallah size evlatlar," diyerek hayranlığını dile getirdi.
Turgut Gazi ile çadırda baş başa konuşan Osman Bey, "Hele bunca vakittir neredeydin? Bu yalan dünyadan göçüp gittin zannettik," sözleriyle merakını dile getirdi. Turgut Gazi ise, "Balkanlarda mazlum Türkler için mücadele ederdim. Ertuğrul Bey'im bana bu gizli görevi verdi," diyerek yıllar süren yokluğunun sırrını açıkladı.
Artık Osman Bey'in yanında olmak istediğini belirten Turgut Gazi, "Ömrümün bu kalan yıllarında senin yolunda yürümek isterim," diyerek sadakatini ilan etti.