Sonra şey de düşünüyorum, ya bu acaba gerçek miydi? Ev sahibinin mi? Bizim sanat ekibimiz mi bunu getirdi? Ne olur buraya? Falan gibi düşünceler sonrasında geliyor ama. Ee ne yapalım? Yaman yapıyor bunları.
Bu sahneyi gelinliği yırtmak çok ağır geldi bana. Kişisel olarak da. Ama zaten yaşadıkları şeyler genel olarak artık normal olmadığı ve başka bir yere doğru gittiği için bunu da oynamak zordu ve bu artık Yaman'ın gittikçe Feraye'yle ilgili kendi içinde bir uçuruma doğru gittiği anlar artık.
Kayışın iyice koptuğu veya hep ya hiçe doğru gittiği anlardan biri bu sahne. Zaten sonunda da öyle diyorum. Aldığın her nefeste, attığın her adımda yanında olacağım diye. Ama zordu tabi.
Bu sahneyi flashback kısımlarını İstanbul sahnelerini daha önce çekmiştik. Bütün o öncesini, bu sahnenin çaldığı Özge'yle beraber dans ettiğimiz işte o şarkıdaki kısımları ve onlardan sonra bunu oynamak ve orada müzikle de bunu yaptık.
Biriyle beraber bu kadar, inanılmaz anılarınızın olduğu anlara şahit eden şarkı, koku, çok etkilidir. Onları hiç tahmin etmeyeceğiniz birileriyle beraber görmek çok zor, çok acayip. O yüzden Yaman'ın tepkilerini anlayabiliyorum.
Ama bu sahnede de şey yani tam bir meydan okuma ve hani içimden de diyorum, "Lan sen de ne adamsın ya. Yaptığın harekete bak olacak iş mi falan". Ama bu da güzeldi bütün bu sıkıştırdığım sahnelerde keyiflendim daha açıkçası. Çünkü buna ihtiyacı vardı Yaman'ın.
Buralarda da Yaman'ın artık kendini kaybettiğini görüyoruz. Başka şeylerle kafasını dağıtmaya çalıştığını ama hiçbir şeyin onun aslında kafasını dağıtamadığını çünkü kafasını dağıtanın zaten tam karşısında olan Feraye olduğunu gördüğümüz sahneler.