Sıla'nın kendine gelmesi herkesi umutlandırır. Ama karnında taşıdığı çocuğuyla ve kendisiyle ilgili kararı bir an önce vermesi gerekmektedir. Sıla ikinci kez anne olmanın mutluluğunu yaşamak için hayatına sakat olarak devam etmeye razı olabilecek mi?
Diğer taraftan, Ali Ağa'nın baskısı sonucu, Sıla Okulu'na giden öğrenci sayısının azalması Boran'ı harekete geçirir. Bu durum Zinar ve Dilaver tarafında da yeni sıkıntıların habercisi gibidir… Sıla'nın durumu belirsizliğini korurken, yaşanan bir mucize beraberinde bambaşka sevinci getirir.
Sıla'nın iyileşmesiyle başta Boran olmak üzere herkes rahatlar. Yaşanan tüm sıkıntılar yerini bambaşka umutlara ve hayallere bırakır. Hayat normal akışında devam etmektedir. Ayşe ve Hüseyin nikah günü belirlemek isterken, Bedar da Celil'in sıkıntısını anlamaya çalışır.
Boran'ın hazırladığı bir sürpriz, bütün ailenin bir arada olmasını sağlayacaktır. Sıla'nın kendisinden saklanan bir gerçeği öğrenmesi, sıkıntı ve üzüntüyü beraberinde getirir. Diğer taraftan, adeta bir karabulut gibi aşiretin üzerinde dolaşan Ali Ağa'ya, artık birisinin dur demesi gerekmektedir.
Aşirette yaşanan sorunlar yerini evliliklere, yeni hayatlara ve hayallere bırakmışken, Sıla'nın hamileliği daha da belirginleşmiştir. Boran okulun açılış törenine katılmak için yola koyulmuşken gelen haber, herkesin iki kere sevinmesine neden olur. Kendisi istemese de çevresindeki herkes ağalığı Boran'a layık görmektedir… Bu süreçte en büyük desteği karısından ve çocuklarından alan Boran kararını verir…
Şimdiye kadar alınmış en radikal karar, aşiret için zor olsa da, Boran ve Sıla'nın özlemini duyduğu ve yapmak istedikleri için atılan en belirgin adımdır bu. Sıla ve Boran'ın töreye rağmen yeşerttikleri, korudukları ve doyasıya yaşadıkları efsane aşktan geriye, "bir varmış, bir yokmuş" diye anlatılan anılar kalır…