Çocuk denecek yaşta girdiği yeraltı dünyasının tepesine doğru tırmanmakta olan Hızır Çakırbeyli ve ailesinin hikayesi anlatılmaktadır.
Ünal Kaplan liderliğindeki masa Hızır Çakırbeyli'ye seçim şansı bırakmamıştır; ama Çakırbeyli ne kendisini ne de ailesini bu masaya yem edecektir. Güçler savaşını başlatacak ilk adımı atar ve devletle işbirliği halinde bir oyunun içine girer.
Bir devlet adamını gözünü kırpmadan öldürdüğü zannedilen Hızır Çakırbeyli yaptığı güç gösterisi ve korkusuzluğuyla eskisinden daha çok tehlike arz eden birine dönüşür.
Nazlı'nın verdiği güzel haber günlerdir ona soğuk davranan Çakır'la buzlarının erimesini sağlarken, Meryem'i iyice alevlendirir. Meryem için artık Hızır'ın da bir bedel ödeme vakti gelmiştir.
Ünal Kaplan'ın masasındaki kan davasının bitmesi için Alparslan Çakırbeyli masaya oturtulur fakat bu hamle yeni bir kanın dökülmesine sebep olur. Ünal Kaplan yaşanan olaylar sonucunda daha da sertleşir.
Devletin desteğiyle Hızır Çakırbeyli amacına ulaşır. Ünal Kaplan'ın koltuğunu Hızır'a devretmesiyle dengeler iyice değişecektir. Bu durumdan en çok etkilenense Alparslan'dır.
Kadınların birbiriyle olan savaşında da Meryem'e gözdağı vermeye kalkan Nazlı, hesap edemediği bir tepkiyle karşılaşır. Yaşanacak sürpriz gelişme ise emniyetin Çakırbeyli ailesinin kapısını yeniden çalması olacaktır.
Çakırbeyli Ailesi için felaketin biri bitmeden diğeri başlar. Meryem Çakırbeyli hayatında ilk kez "önce ben" diyerek ailesinden uzak kalma pahasına bir karar verir ve tutukluluk günleri başlar.
Meryem'in tutukluluk günleri sona erer. Hızır Çakırbeyli bu ayrılıkla karısına duyduğu sevginin ne kadar güçlü olduğunu bir kez daha anlar. İçerde geçirdiği zaman Meryem'e çok şey katmıştır.