'Otizmliyi oynamak' hayatını değiştirdi

GİRİŞ TARİHİ:  07.05.2012, 12:10 GÜNCELLEME TARİHİ:  07 Mayıs 2012 Pazartesi, 18:21

atv'de yayınlanan Uçurum'da, Kutlu isminde bir otistik genci canlandıran Enis Arıkan "Beni bu kadar etkileyen, oyunculuğumu göstermeme bu kadar imkan tanıyan başka bir rolüm olmamıştı," diyor. Arıkan, Kutlu'nun sosyal medyada büyük ilgi görmesine şaşırdığını da belirtiyor

atv'de yayınlanan Uçurum'da, Kutlu isminde bir otistik genci canlandıran Enis Arıkan "Beni bu kadar etkileyen, oyunculuğumu göstermeme bu kadar imkan tanıyan başka bir rolüm olmamıştı," diyor. Arıkan, Kutlu'nun sosyal medyada büyük ilgi görmesine şaşırdığını da belirtiyor
Enis Arıkan, 10 yıldır oyunculuk yapıyor. Müjdat Gezen Sanat Merkezi Konservatuarı'ndan mezun. Sınıf arkadaşları Şebnem Bozoklu, Ezgi Mola gibi isimler. Bu isimlerin hepsi 'ün'lendi. Bu yıl da Enis Arıkan'ın yılıydı. Uçurum dizisinde canlandırdığı otistik Kutlu, kariyeri için dönüm noktası oldu. Arıkan'la otizm ve kariyeri üzerine konuştuk.
- Otizmli birini oynamak nasıl bir his?
- Beni dizi için görüşmeye çağırdılar. Süreç Film'de senarist Kerem Deren ve yönetmenimiz Cem Karcı ile tanıştım. Rolü ve hikayeyi anlattılar. İkinci bölümde giren ve bir sahnesi olan, Asperger sendromlu, otistik bir karakter. Senaryoyu okumamı istediler. Hikayeyi öyle güzel anlattılar ki, kalbim çarpmaya başladı. Otizmden mustarip birini oynamak her oyuncuya kısmet olmaz diye düşündüm. Benim için büyük bir şanstı.
- Bu noktadan sonra bir bilinmezin içine girdiniz...
- Kesinlikle. Tohum Otizm Vakfı'na gittim. Dizide ağabeyim Yaman'ı canlandıran Erdal Yıldız da benimle geldi. Oraya gitmeden önce otizm hakkında bir şeyler okumuştum, ama neyle karşılaşacağımı bilmiyordum. İçeri girdiğimde, üç ve altı yaşındaki çocuklara eğitim veriliyordu. Erdal'la birlikle bir kenara çöktük ve izlemeye başladık. Ben orada vuruldum. Çok etkilendim. Başka bir dünyanın içine girdiğimi fark ettim.
- Otistiklerle ilgili en çok neyi merak ettiniz?
- En çok neye, nasıl tepki verdiklerini merak ettim. Çok mantıksız olabilir, ama ben hepsinin aynı şeylere, aynı şekilde tepki verdiklerini sanıyordum. Böyle değilmiş. Hepsi birbirinden farklı. Üst katta daha büyük öğrenciler vardı, yaşları 16-18 civarında. Biri 'Nasılsın?' diyor, cevabını beklemeden gidiyor. Diğeri heyecanla yanıma koşuyor, kendiyle ilgili beş dakika boyunca bir şeyler anlatıyor. Bir başkası 'Çakmak,' denince inanılmaz sinirleniyor. Onları görmek çok etkiledi beni. Onların kaç yıldır oraya geldiklerini, ailelerin bu eğitim için kaç lira ödediklerini merak ettim. Aileler için çok zor. Onların hikayelerini dinledim.
- Daha önce otistik biriyle tanışmış mıydınız?
- Hayır, tanışmamıştım. Beş-altı kere Sean Penn'in Benim Adım Sam filmini izlemiştim. Her izlediğimde ağlamaktan bir hal olmuştum. Filmi izlerken her defasında 'Umarım bir gün ben de otizmli birini oynarım,' demiştim.
- Oysa bizdeki otizm algısını oluşturan Yağmur Adam/ Rain Man'dir
. - O kadar iyi filmler var ki bu konuyla ilgili. Ben X ve Adam... Hepsini izledim. Hocalarla bu filmler üzerine de konuştuk. Aslında uçsuz bucaksız bir dünya. Benim karakterim de onlardan biri.
- Kutlu nasıl biri?
- Almanya'da, çok küçük yaşlarda babası tarafından şiddet gören bir çocuk. Ağabeyi Yaman o kadar bağlı ki ona, Kutlu'yu evden kaçırıyor. İstanbul'a geliyorlar. İstanbul'da Yaman'ın farklı bir dünyası oluyor ve kadın ticareti yapıyor. Kutlu da onunla birlikte o hayata dalıyor, ama olan bitenin hiç farkında değil. Bir gün soruyor Yaman'a: 'Sen ne iş yapıyorsun?' O da 'Bana para veriyorlar, ben de insanların ihtiyaçlarını karşılıyorum,' diyor. Kutlu bu cümleye takılmış. Âşık olduğu kız bile Yaman tarafından erkeklere satılıyor, ama farkında değil. Kutlu, ağabeyi dışında kimseyle diyalog kurmayan, matematik ve müzik hakkında her şeyi bilen, küçük bir dünyası olan bir karakter.

SENARYOYU OKUDUKÇA AĞLIYORUM

- Kutlu riskli bir karakter. Seyirci tarafından sevilebilir de, sevilmeyebilir de. Kutlu sevildi. Niye?
- Dizinin amacı farkındalık yaratmak. Başta çok korktum. İlk set günüm titreyerek geçti. 10 senedir kaç dizide yer aldım, ama bu çok zor bir roldü. Çok ince bir çizgiydi. O çizgide duramasaydım, seyirci tarafından sevilmeyebilirdim. Sanırım çok iyi araştırmam ve üzerine çalışmam sonucu iyi bir şey çıktı. Seyirci şundan dolayı da sevdi: Kutlu'nun âşık olduğu Felicia da bir kurban. Onun dramatik hikayesinin ve Kutlu'nun yalnızlığının birleşmesi, insanlara etkileyici geldi. Her gün Twitter'da yazılanları okuduğumda da inanamıyorum. İnsanlar perişan oluyor izlerken. Ben de öyle, senaryo her elime geldiğinde ağlıyorum. Bunda, Kerem Deren'in etkisi de çok büyük elbette. Ama Kutlu için gerçekten ciğerim sökülüyor. Hayatımda ilk defa bu kadar derin bir his yaşıyorum.
- Sizce Yaman, salt kötü bir karekter mi?
- Hayır. Senaryolarda görmediğimiz türden bir kötü Yaman. O yüzden çok seviyorum. Burada müthiş bir karakter var, bu kadar kötülük yapmasına rağmen, kardeşi için dünyayı yakabilir, onu sırtında taşıyabilir. Senaryolarda en büyük eksik buydu. Kötü karakterse, dibine kadar kötüydü. Hiç iyi yanı yoktu adamların. Gerçek hayatta insanlar kötülük yapabilir, ben de kötülük yapabilirim, ama çok iyi yanlarım da vardır. Yaman da bunlardan biri.
- Haftanın büyük bölümünü 'otistik Kutlu' olarak geçiriyorsunuz. Otistik birinin en büyük sıkıntısı ne?
- Beni en üzen tarafı, hepimizin bu durumun farkında olduğumuzu sanıp, aslında farkında olmamamız. Ben de otizm hakkında bilgim var sanıyordum, ama içine girince başka bir dünya. Otizmliler için şu anda yapmayacağım şey yok. Ne isterlerse yaparım! Onların yanında değiliz, daha çok yanlarında olmalıyız.
- Dizide Kutlu, Felicia'ya âşık. Otistik biri âşık olabilir miymiş?
- Aslında böyle bir duygu yok onlarda. Sadece Yaman'a nasıl bağlıysa, Felicia'ya da öyle bağlı Kutlu. Bunun ne olduğunu bilmiyor. Onunla çok iyi bir arkadaşlığı var. Belki Felicia ona aşkı öğretecek.
TEK BAŞINA AŞK, BENİM İÇİN YALAN BİR ŞEY
- Ekip olarak çok ciddi bir uyum var aranızda...

- İşe gitmek dünyanın en eğlenceli şeyi. İnsanlarla iyi geçiniyorum, keyifli bir adamım. Bu sette de öyle oldu. 10 yıldır çok değerli insanlarla oynadım, ama Felicia'yı canlandıran Denise Capezza'yla oynadığım gibi kimseyle oynamadım. İnanılmaz ciğerden oynuyor. Her sahne bitiminde sarılıyoruz. Bir yandan gülüyoruz, bir yandan ağlıyoruz. İkimiz de perişan oluyoruz.
- Aşka nasıl bakıyorsunuz?
- Aşk gelip geçici bir şey. Aşk, elde edene kadar var olan bir şey benim için. Elde ettikten sonra yerini sevgiye bırakırsa, güzel. Tek başına aşk benim için yalan bir şey.
- Sokakta tepkiler nasıl?
- Çok iyi. Ama biri beni tanıdığı zaman ödüm kopuyor, oradan hızla uzaklaşmak istiyorum. Keşke dizilerde oynasam, ama kimse beni tanımasa. Bu bir çelişki, biliyorum, ama böyle.

BİR DÖNEM TİYATRO DA ÖDÜLLER ALIYORDUM AMA DİZİ PİYASASINDA TUTUNAMADIM
- Sanatla ilgileneceğiniz çocukluktan belli miydi?
- Lisede tiyatroya başladım. Oyuncu olmaya karar verdim. Liseden mezun olunca tek hayalim Müjdat Gezen'in konservatuarını kazanmaktı, kazandım. Dört yıl okudum.
- Sizinle aynı dönemde kimler vardı?
- En sevdiğim arkadaşlarım; Ezgi Mola, Şebnem Bozoklu, Umut Kurt, Murat Eken... Bir sürü isim vardı şu anda dizilerde oynayan.
- O senenin mezunları 'patladı' galiba...
- Sanırım bizim yaş dönemimiz geliyor. Ben de kanalları izlerken onu fark ediyorum. Konservatuardaki tüm arkadaşlarım, şu an piyasada bilinen isimler.
- Okurken umutsuzluğa kapılır mıydınız?
- En büyük korkumdu. Dördüncü sınıfa geldiğim zamanı, 'Okul bitmesin, ben ne yapacağım?' diye düşünürdüm. Mayısta okul bitti, aynı anda reklam filmi teklifi aldım. 'Hayat başlıyor işte,' dedim.
- Hayat başladı ve hep güzel gitti mi peki?
- Hep güzel gitmedi aslında. Reklam filminde bir pop starı oynadım, rol üzerime yapıştı. İnsanlar benim şarkıcı olduğumu sandı. Bir müddet hep kötü adam, şımarık çocuk tiplemeleri oynadım. Ama zor roller oynamak istiyordum. Tiyatroda çok şanslıydım, hep zor roller oynuyordum. Ödüller alıyordum. Dizi piyasasında öyle olamadım bir türlü. Bunu DOT sayesinde yıktım sanırım. Orada tiyatro yapmaya başladım, Murat Daltaban çok iyi roller verdi bana, onun sayesinde oyunculuğumu gösterebildim.
- Tiyatro mu, dizi mi?
- Para kazanmak için dizi, mutlu olmak için tiyatro. Tiyatroyu çok seviyorum, o acayip bir his. Hayatımda ilk defa bu yıl tiyatro yapmıyorum ve çok büyük bir boşluk ve eksiklik hissediyorum.
- Başrol takıntınız var mı?
- Hiç yok. Ben bir işi izlediğimde yan rollerden çok etkileniyorum.

Sonat BAHAR - GÜNAYDIN

CANLI YAYIN