Tahir Kaleli, nam-ı diğer Deli Tahir, Karadenizli muhafazakâr bir ailenin oğludur. Ailenin sahip olduğu kum şirketinde masa başında oturacağına, kum gemilerinde kaptanlık yapmayı, koca koca direklerin tepelerinde makara yağlamayı tercih eden asi, mert, gözü pek, korkusuz bir Karadeniz delikanlısıdır. Tek derdi onu köyün en uslu kızıyla evlendirmek isteyen annesi Saniye'dir.
Ancak Sayar Beton'la anlaşma imzalamak için geldikleri İstanbul'da, Tahir'in hayatı sonsuza kadar değişecektir. Vedat Sayar, Kaleli ailesini akşam yemeğine çağırınca Tahir'le Nefes tanışırlar. Tahir Nefes'e ilk gördüğü anda vurulur ve kısacık bir andan sonra evli barklı kadına bakmanın ağırlığını hissedip bakışlarını da ilgisini de Nefes'den çeker, ta ki o narin bileklerde şiddet izlerini görene kadar.
Vedat, hasta kafasıyla karısına bileğindeki morlukları soran Tahir'i yanlış anlar; bileklerini gösterdiği için Nefes'i suçlar ve ceza olarak parmaklarını kırar. Bu artık son noktadır. Nefes kocasının misafirlerle ilgilenmesini fırsat bilerek oğlunu alır ve kaçar.
Nefes kaçar ama nereye? Tahir pikabının arkasında anne ve oğlunu bulunca ne yapacak? Vedat, karısını Tahir'in kaçırdığını anlarsa neler olacak? Kaleli ailesi, evli barklı bir kadın için Tahir'in hayatını riske atacak mı? Tahir senelerce şiddet gören bir kadını ve oğlunu kocasına teslim etmemek için neleri göze alacak, ne kadar ileri gidecek?
Tahir, Nefes ve Yiğit'le hayat mücadelesi verirken, ailesi de Vedat ve adamlarıyla büyük bir kavgaya tutuşur. Sonunda, Yangazlar'ın yaptığı akıllıca bir oyunla, Tahir, Nefes ve Yiğit kurtulurlar.
Ancak, onların geçici kurtuluşu, Vedat'ın psikopatça öfkesini köy halkına çevirmesine neden olur. Karısını ve oğlunu saklayan Karadenizlilere yapmadığını bırakmaz. Köyün imamı Osman Hoca'ya işkence etmek, Vedat'ın canavarlığının son noktası olacaktır.
Tahir ise, kaçtıkları yayla evinde, Vedat'ın sekiz yıldır Nefes'e neler çektirdiğini öğrenir. Nefes'in yaşadıklarını öğrenmek, o sert Karadeniz delikanlısının hüngür hüngür ağlamasına neden olur. O gece, iki genç acılarını ve öfkelerini Karadeniz'in dağlarına, dalgalarına, bulutlarına akıtırlar.
Onlar saklandıkları yerde acılarıyla boğuşurlarken, Vedat ve Eyşan herkes için yeni acılar yaratmanın peşindedirler. Mustafa, ailesinin geçim kaynağı Kaleli Kum'un batması tehlikesiyle karşı karşıya kalır.