Sanatçıyı acı değil egosu besler!

GİRİŞ TARİHİ:  09.07.2010, 09:11 GÜNCELLEME TARİHİ:  09 Temmuz 2010 Cuma, 09:11

20 yıldır müzik dünyasında olan Sertab Erener: İlk albümümde kendimi ispat etmeye çalışan bir kız çocuğuydum. Artık böyle bir telaş hissetmemin anlamı yok. Ruhun içine yolculuk yapmayı tercih ettim

Yeni albümü 'Rengarenk'le adından söz ettiren Sertab Erener, müzik anlayışının çok değiştiğini söyledi. Teknolojinin kötüye kullanıldığını öne süren Erener, "Armoniyi bile hayatlarında duymayan çocuklar evlerinde müzik üretir oldular" dedi. Yeni Aktüel dergisinden Gülşen İşeri'ye röportaj veren Erener, 20 yılda müzikte yaşanan değişimi değerlendirdi...

KÖTÜYE KULLANILIYOR
20 yıla yakındır müzik dünyasının içindesiniz... 'Rengarenk' bir albümle de 2010'a giriş yaptınız... Peki, bu 20 yılda müzikte nasıl bir değişim oldu?
Dünya değişti, çok şey değişti. Teknoloji insan evriminin hızından daha ötede hızlı yürüdüğü için insanoğlu bence kendi yarattığı medeniyetin teknolojik tarafına yetişemiyor. İnsanın öyle sonu gelmez arsızlığı var ki, teknoloji o anlamda kötüye de kullanılıyor. Bu 20 yılda, müziğin üretimi, müziğin dinlenme şekli, müziğin tınısı, müziğin insanlardaki değeri, algısı tamamen değişti. Bence müzik değer kaybetti son 20 yılda. Benim gördüğüm kadarıyla insanların hayatındaki değeri eskisi kadar değil. Eskiden müzik insanlar için daha çok ihtiyaçken, artık yeni jenerasyonlarda öyle değil. Müzik o kadar çok üretildi, çeşitlendi ve herkesin evine o kadar çok girdi ki; bence eskisi gibi sanat olarak bile görünmüyor. İnsanlar evlerinde 'Home Studio' dedikleri yerlerde müzik yapıyor. Daha önce armoniyi bile hayatlarında duymayan çocuklar evlerinde müzik üretir oldular.

YÜZYILIN PROBLEMİ
Son zamanlardaki pop müziğini düşünürsek, elektronik müzik ağırlıklı... Sizin albümünüzde de bu var...

Aslında orada büyük bir değişiklik yok, bizim kullandığımız elemanlar aynı. Ama tabii ki, dünya ekonomik olarak hızlı yaşadığı için enstrümanların akustik seslerini almak, onları çalmak teknik olarak çok ağır ve hantal bir şey. Mesela kocaman bir senfoni orkestrasını bir kayıt stüdyosuna sokmuyorlar, o sesler alınıyor. Çünkü teknoloji bize bunu sağlıyor. Aynı kemanın sesini bulabiliyorsun. Burada tek kaybedilen şey insanın makineleşmesi; ruhu noksanlaşıyor, o da bütün dünyada var. Şu an yaşadığımız yüzyılın problemi bu. Belki insanlar yeniden geri dönecekler, küçük konserlerde akustik şeyler yapacaklar ama onun da bir süresi var, daha o noktaya gelmedik.

YAPTIĞIMI BİLİYORUM
Kendinizdeki değişimi nasıl yorumluyorsunuz peki?
1992 yılında yaptığım albümde kendini ispat etmeye çalışan, "Ben buradayım" diyen, "Sesim ne kadar güzel" diye bağıran bir kız çocuğuydum. Konservatuar okuyan genç bir öğrenciydim. Şimdi değiştim, ama benim böyle bir telaş hissetmemin anlamı yok. 18 yıl içinde nasıl bir şarkıcı olduğumu insanlar gördü ve beni bir yere koyabildiler. Bundan dolayı da çok mutluyum. Bu yüzden böyle bir ideayı da taşımayan, daha çok ruhun içine yolculuk yapan bir şarkıcı olmayı tercih ettim, son beş-altı yıldır da bununla uğraşıyorum aslında.

'Rengarenk' de sanıyorum bu yolculuğun karışımı...
Evet. Doğru söylüyorsun, ben birçok albümümdeki şarkıların tadını bu albüme de koymak istedim. Öyle bir cümle bulduğum için de rahat ettim. O cümle çok net, repertuarı oluştururken de net görebildim bunu. Doğru seçimler yaptım ya da doğru şarkılara ulaştım. Ne yaptığımı biliyorum.

HAYATIMI RAKAMLARA GÖRE YÖNLENDİRMEM
Pop dünyasında önemli bir misyonunuz var, bu sizi korkutmuyor mu?

Müziğin çok ciddi bir gücü var. Ben de baştan sona çok titizim. Kendi hayatımı ona göre yönlendirmiyorum. Ben zaten bunun yolcusuyum, daha derin ve farkındalığımı arttırarak yaşayabilirim diye bu yolculuğa çıktım. Ne yapıyorsam ona göre davranıyorum. Bir mecburiyetmiş gibi de yapmıyorum. En birinci insani sorumluluğum zaten.

Bu yolculuğun zig-zagları neler?

Başarılar ya da başarısızlıklar olarak değerlendiriliyor dışarıdan... Neye göre? Satışlara, rakamlara göre... Prensipte ben dışarıda cereyan eden rakamlar dünyasına göre hayatımı yönlendirmiyorum. O tür beklenti çok yorucu bir şey.

ZARAR VERMEZ
Bu coğrafyada ya da dünyanın herhangi bir yerinde kültürel bir diyalog sağlıyor sanat. Müzik bu diyalogun neresinde duruyor?

Sanat insanın ürettiği, yapabildiği en güzel şey... Çok değerli o yüzden.

"Kalple yapılan kötücül olmaz" diyorsunuz...
Tabii. Kendi karanlık dünyasında biri bir resim çizer, baktığında çok karanlık bir şey görürsün ama o tabloda sana vereceği şey o kadardır. Artistin dışa vurumudur o... O dışa vurum ne kadar karanlık da olsa başkalarına zarar vermez.

EGOYA OLAN İNANÇ İNSANA BAŞARI GETİRİYOR
Yüzlerce söze, besteye imza attınız. Bugün baktığınızda size dokunan hangi şarkınız desem?

Benim 'Aşk'tır o şarkım. Onca şarkının içinde sorduğunda tek söylediğim... Ayrı bir yeri var.

Peki, aşkı kaç kişilik olarak tanımlıyorsunuz?
Her ikisi de olabilir ama inşallah iki kişilik olur.

Sanatçılar genelde acıya sığınmayı tercih ederler aşk konusunda da... Üretmek için acı çekmeyi göze alanlar var...
Ben buna şüpheyle yaklaşıyorum, bu fikir bize satıldı bence. Acı çeken insan, acı çektiği süreç içinde hiçbir şey üretemez. Bu mümkün değil. Ancak acı bittiğinde, artık acı sakinleşip de onu algıladığında üretime geçirebileceğin bir aralıktır. Yıllardır herkese geçirilmiş bir bilgi bu ve tamamen yanlış... Bence sanatçılar acılardan değil de, kendilerine olan inançlarından besleniyorlar. Egodan söz ediyorum... Ona olan inancın tamsa, çok yetenekli olmasan bile bir şeyler olabiliyorsun. Mükemmel bir şarkıcı olmasan bile kendine olan inancın seni bir noktaya getiriyor.
CANLI YAYIN