Burak Hakkı: İlk başlarda oyunculuğum sıfırdı

GİRİŞ TARİHİ:  22.11.2010, 10:42 GÜNCELLEME TARİHİ:  22 Kasım 2010 Pazartesi, 10:42

atv’de yayınlanacak Kızım Neredeisimli dizide sıradışı bir polisi canlandıracak olan Burak Hakkı,

atv'de yayınlanacak Kızım Neredeisimli dizide sıradışı bir polisi canlandıracak olan Burak Hakkı, mankenlikten jönlüğe geçiş hikâyesini anlattı. Yıllardır Sema Şimşek'le evli olan yakışıklı oyuncu, "Çocuk evlilikte birçok şeyi değiştiriyor" diyor.

Türk dizilerinin yurtdışında, özellikle de Ortadoğu'da ortalığı kasıp kavurmasına alıştık. Ama Burak Hakkı, Ortadoğu'yu değil, Yunanistan'ı fetheden isimlerden...

Dudaktan Kalbe dizisindeki rolü için geçenlerde Yunanistan'a davet edilen ve limüzinlerle karşılanıp, en iyi otelin kral dairesinde konaklayarak adeta 'star' muamelesi gören Hakkı, önümüzdeki günlerde de atv'de yayınlanacak, Kızım Nerede isimli diziyle tekrar gündeme oturmaya hazırlanıyor. Burak Hakkı'yla mankenlikten oyunculuğa uzanan hikâyesini konuşmak için sözleştiğimizde, fotoğrafları tanıdığı bir isme çektirmeye karar verdik.

Eski manken Serdar Önal da teklifimize hiç düşünmeden "Evet," dedi ve Bodrum tatilini yarıda kesip Belgrad Ormanı'na çekime geldi...

- Sizin kuşak; Kıvanç Tatlıtuğ, Kenan İmirzalıoğlu, Mehmet Akif Alakurt gibi best model ekolünden gelen erkekler, televizyonun jön kategorisini doldurdu. Kadın mankenler bunu neden başaramadı?
- Enerjiye inanır mısınız? Benim mankenlikten çok yakın arkadaşlarımı sayayım; Kenan, Kıvanç, Mehmet Akif, Berk... Bu manken arkadaşların hepsi, ya üniversite mezunu, ya iki ya da üç dil biliyor. Erkekler bir yandan üniversitede okurken, bir yandan mankenlik yaptı, okul harçlıklarını çıkardı; ruhlarını, egolarını tatmin etmek için mankenlik yaptı. Kıvanç, Adana'dan geldiğinde, annesiyle beraber modelliğe çıkıyordu, Kenan'ın ilk işlerinde beraberdik. Hepimiz birbirimize destek olduk. Bizde böyle birbirine saygı vardı, kızlarda ise durum farklıydı. Biz 20'li yaşlarda modelliğe başlarken onlar, 16-17 yaşlarında, liseyi bitirmeden, şöhreti ve parayı tanıyor, farklı ortamlar içine giriyorlardı. Erkekler tam tersi daha kültürlü, oturaklı geldi. Televizyonu seçenler de mankenlikte nasıl disiplinliyse, oyunculukta da öyle devam etti. Bizde ilk Kenan başladı ve örnek oldu. Mankenlik ömür boyu yapılacak bir meslek değil.

- Jön olmak, birçok kadın tarafından beğenilmek insana kendini nasıl hissettiriyor?
- Çok güzel bir his tabii ki. Kim beğenilmekten hoşlanmaz ki? Bir aktörün bundan beslenmesi gerekir. Mümkün olduğunca herkesle yakın olabilmelisiniz. Fikir ayrılıklarını da konuşmak lazım. Biri çıkıp 'Artiste bak,' da diyebiliyor. Onun neden öyle dediğini bulabilmek, oyuncunun kendi iç dünyasını geliştirmesine etki eder.

- En çok kadın hayranlarınız var sanırım...
- Tabii.

HEDEFİM NBA'DE BASKET OYNAMAKTI

- Acaba kadınlar sizi yakışıklı buldukları için mi hayranlar, yoksa oyunculuğunuza mı?

- İlk başta yakışıklılık çok önemli, ama sonra oyunculuğumla ilgili aldığım tepkiler çok hoşuma gidiyor. Biz yavaş yavaş kavrulan ham meyveleriz. Bizi bir yere getiren yönetmenler. Birçok yerde yönetmenler konuşmaz bile, ama son zamanlarda oyuncuların oyunları üzerinde çok etkili oluyorlar. Başlarda oyunculuğum sıfırdı. Son iki işimde aşama kaydettim. 'Ben daha iki yıl önce oyuncu oldum, ondan önceki işlerim çöpmüş,' diyorum kendi oyunculuğum adına.

- Matematik okurken nasıl oldu da mankenlik ana hedef oldu? Çok mu cazip ve renkli geldi bu taraf?
- Üniversiteye başladığım yıl, birinci ligde basketbol oynuyordum, hedefim NBA'de oynamaktı. O zamanlar NBA'de Türk oyuncu da yoktu. Daha sonra üçüncü sınıfta yöneylem dersinde çok başarılıydım, hocam metrolarda beni çalıştırmayı düşünüyordu. Bir anda bu hedefim oldu. Sonra mankenlikte bir başarı sağladım, onun üzerine gittim, Avrupa'da birkaç ajansla görüştüm. Bunlar içinde bana en cazip gelen, Avrupa'daki mankenlik ajanslarının durumunu gördükten, para kazanma keyfini yaşadıktan sonra, farklı kültürleri ve ülkeleri görme şansım olduğunu keşfedince, mankenliğin ruhumu daha iyi beslediğini düşündüm.

- Beğenilmek de hoşunuza gidiyordu herhalde...
- Herkes öyle düşünür, ama o değildi işte. Mankenlik de tiyatro gibi, canlı performans istiyor; hatalar oluyor, koreografiyi yerine getiriyorsunuz, asıl amaç oradaki canlı performansı doğru tamamlayabilmek.

"Evli olmak, bir oyuncu için dezavantaj olabilir. Ama hayran kitleni kaybetmeyi problem haline getirirsen, kendini geliştiremezsin"

- Evli olmak bir avantaj mı, dezavantaj mı?
- Normalde, bana sorarsanız, evli olmak dezavantajdır. Ama ben mankenken de evliydim, oyuncuyken de...

Sizi bildiğimizden beri hep evlisiniz...
- Uzun zamandır evliyim. Bu nedenle benim için bir dezavantaj teşkil etmiyor. Ama bekârsınızdır, milyonlar size hayrandır, tapıyordur, pat diye evlenirsiniz, bu durum belki hayran kitlenizi etkileyebilir. Burada önemli olan şu; evlilik, oyunculuk kariyerinizi, yeteneğinizi ne kadar etkiler? Kaybet hayran kitleni ne olacak? Oyunculuğunu öyle geliştir ki, kaybettiğinden daha çok hayranın olsun. Oyunculuğuna hayran olsunlar.

Sevgi ve alışkanlık var, aşk kalmaz

- 'Mükemmel çift' tanımlaması, insanın üstüne fazlaca bir sorumluluk yüklemiyor mu? Yani bu kadar mükemmellik uzaktan bakınca sıkıcı görünüyor da...
- Bu tanımlamaları umursamıyorum bile. Çünkü biz hiçbir zaman çıkıp da 'Biz mükemmel çiftiz,' demedik. Biz mükemmel de değiliz. Kimse de bize sormadı, 'Siz mükemmel çift misiniz?' diye. Yani biz böyle bir şeye cevap da vermedik, 'Evet biz mükemmeliz,' diye. Bu tanımlama birkaç köşe yazarı, gazeteci tarafından uydurulmuş şeyler. Biz son derece doğal iki insanız, her evilikte olan problemlerin çoğunu da yaşıyoruz. Kavga etmeyen bir yapımız da yok, ara sıra kavga da ediyoruz, küsüyoruz, konuşmuyoruz, her karı-kocanın yaşayacağı problemleri de yaşıyoruz. Hiç mükemmel çift falan da değiliz. O yüzden bu tanımlamalar bana bir sorumluluk getirmiyor, çünkü bunları ben koymadım. Sonuçta böyle bir şey yapıştırıldı üzerimize...

- Uzun süre evlilik yürütmek ayrı bir başarı. Yıllardır evli olup da 'Birbirimize âşığız,' söylemleri çekenlerin yalan söylediğini düşünüyorum.
- Aynen, yalan.

- Aşk yerini neye bırakıyor peki?
- Saygı, sevgi, alışkanlık var ama aşk kalmaz. Aşkın da kısa süreli bir hastalık olduğunu düşünüyorum, aşk çok sağlıklı bir duygu değil.

- Çocuk ne değiştiriyor evlilikte?
- Çocuğa göre hayatınızı düzenliyorsunuz, her şeyin merkezi o oluyor, arkadaşlarınız bile değişiyor. Ebeveyn olduktan sonra, uyku saatleriniz, yediğiniz, gittiğiniz yer değişiyor.

Her yıl 10-12 proje geliyor

- Yeni başlayacak Kızım Nerede dizisi, farklılık arayışınıza hitap ediyor mu?
- Buradaki karakter korkusuz bir polis, farklı bir adam, bizim Türk polisine çok uymuyor. Dizide bir olayın ardından, bir ailenin fertlerinin gerçek yüzlerinin ortaya çıkması anlatılıyor. Ana çıkış noktası bir kızın kaçırılması... Yaklaşık 55 bölümlük hazır bir senaryo gördüm.

Alışıldık bir durum değil, daha dizi başlarken senaryonun bu kadar hazır olması...
- Kesinlikle değil. Bu da bu işi kabul etmem için yeterli bir sebepti. Bu yıl dublajı da kendi sesimle yapmak istiyordum. En başta konuştuğumuzda bu konuda hemfikirdik. Bu da kabul etmemdeki sebeplerden biriydi, ama daha sonra 'Türk halkı senin dublaj sesine çok alıştı, seni aynı kişi seslendirecek,' dendi.

- Oyunculuk sizi tatmin eden bir şey mi?
- Keyif alıyorum ben bu işten. Çoğu oyuncu arkadaşımın seçme şansı yok. Sezonda sadece bir iki dizi teklifi geliyor, birini seçmek zorunda kalıyorlar. Bizim gibi, başrol oynayan oyunculara ise 10-12 proje geliyor, bu kadar senaryo arasından birini seçme şansımız oluyor.







CANLI YAYIN