Kırgın Çiçekler büyüdü

GİRİŞ TARİHİ:  01.03.2019, 11:05
Kırgın Çiçekler büyüdü

Kırgın Çiçekler dizisi üçüncü yılını kutluyor. Diziyle birlikte üne kavuşan beş genç kız, senaryo ilerledikçe büyüdü, yetiştirme yurdundan çıktı ve hayata atıldı. Üstelik bu sadece canlandırdıkları karakterlerin yaşadıkları değildi... Gerçek hayatta da arkadaş olan Hazar Motan, Aleyna Solaker, Damla Yılmaz, Gökçe Akyıldız ve Çağla Irmak tıpkı karakterleri gibi büyüdüler.

İlk set gününüzü hatırlıyor musunuz?
Hazar Motan: Hafif bir gerginlik vardı hepimizde.
Çağla Irmak: Hepimiz aynı korkuları yaşamışız aslında. Sonradan konuşunca anladık ki, beş kız nasıl aynı ortamda kavga etmeden, gerginlik olmadan çalışacağız endişesi varmış hepimizde. Çünkü illa ki bir maraz çıkar. Ama bizim aramızda bunca yıldır hiç öyle bir şey olmadı. O yüzden belki de üçüncü sezonumuzda başarıyla devam edebiliyoruz.
Aleyna Solaker: Çoğu kişi inanmıyor aramızdaki dostluğa, "Nasıl anlaşabiliyorsunuz?" diye soruyorlar. Ama çok iyi anlaşıyoruz.
Çağla Irmak: Yaz tatillerimizi bile birlikte yapıyoruz (gülüyor).

Birbirinize dair ilk izlenimleriniz nasıldı?
A. S: Çağla'yı inanılmaz cana yakın, samimi bulmuştum.
H. M: Yapım şirketinde okuma provasında tanıştıktan sonra Çağla ile beraber eve dönmüştük. Orada kaynaşmıştık.
Gökçe Akyıldız: Hiçbirimiz birbirimizi tanımıyorduk, ilk günümüz aynı salonda oturuyoruz, Çağla geldi ve "Niye konuşmuyorsunuz?" diye sohbete başladı. Birbirmizi tanımlarsak şöyle bir sonuç çıkabilir, Çağla aşırı çılgın. Aleyna çok komik. Hazar özü sözü bir, sakin, olgun. Hazar hepimizin akıl danıştığı kişi.

Bu işle birlikte büyüyüp, olgunlaştığınızı düşünüyor musunuz?
A.S:
Kesinlikle büyüdüm.
Ç.I: Zaten bu görünür bir şey, birbirimizin büyüdüğünü de görüyoruz.
H.M: Aleyna sakinleşti, duruldu. Damla da sakinleşti, daha hareketliydi ilk başlarda.
G.A: Çağla'nın gözümüz önünde boyu uzadı. Karakteri oturdu. Ve başka bir insan oldu. En büyük değişim Çağla'da sanırım. Aleyna çok olgunlaştı.
Ç.I: Gökçe de çok büyüdü. Bakış açısı, iletişim biçimi değişti. Çok duvarları vardı, sert köşeli biriydi. Onları bir nebze olsun yumuşattı. Hazar'ın oturmuş bir karakteri vardı, o çok değişmedi. O bizim değişmemizi izleyen ve yorumlayan kişi.
G.A: Ben evlendim bile... Temmuz'da ekipten biriyle evlendim. Hayatımda epey değişim oldu. Evlilik teklifi aldığımda bile yanımdalardı.

Kız arkadaşlar kıymetli mi size göre?
Ç.I: Bu kızlar üniversite arkadaşım gibi. Sanki bir dizi ortamında değiliz de, üniversite kankalarıyız.
H.M: Birbirimizle iyi anlaşıyor olmamız çok avantajımıza oldu. İyi zamanlarımızda, kötü zamanlarımızda birbirimize destek olduk, güç aldık. Karavanda dertleştiğimiz çoktur.
G.A: Yaşadıklarımız için bir arada çözüm üretmeye alıştık aslına bakarsanız.

Bu dizi bittiğinde nasıl hissedeceksiniz?
G.A: Duygularımın beşe bölündüğünü hissediyorum. Kızlardan biri bu iş bitip başkasına başladığında kendim başlamış gibi onun sevincini yaşayacakmış gibi hissediyorum. Çünkü bu kadar süre boyunca tek bir sorun yaşanmaz mı? Biz yaşamadık. Evde sıkılıp, "Sete gideyim de kızları göreyim, enerjim yükselir" dediğim çok olmuştur. Çünkü orası benim enerjimi yükseltiyor.
Ç.I: Kırgın Çiçekler benim için bir iş değil, hayatımın bir dönemiydi. 17 yaşımda girdim şimdi 20 yaşımdayım. Burası bize bir okul oldu.
H.M: Aile olduk biz. Bittiğinde bir süre boşluğa düşeceğimden eminim. Çünkü sete keyif almaya geliyoruz. En bıkkın olduğumuz anda bile keyif almaya uğraşıyoruz. Sahnelerde ekran başındakiler bizi ağlarken görüyor ama onlar çekilirken biz de gönül ortaklığı yapıyoruz. Zaman zaman o sahneye kaptırıp uzun uzun ağladığımız çok oluyor.
A.S: Çok özlerim hepsini. Her gün görmeye alıştığım insanlar çünkü.

Stiliniz değişti mi bu yıllar içinde?
G.A: Sette hiç makyaj yapamıyoruz. Karakterimiz bunu gerektiriyor çünkü. Ama izin günlerinde makyaj yapmaya başladım, kendimi iyi hissediyorum.
A.S: Sabah hiç yapmam, akşam çıkacaksam yaparım.
Ç.I: Televizyonda kendini gördükçe insan, neyin yakışıp yakışmadığını daha iyi analiz edebiliyor. Bunca yılda düz saçın bana asla yakışmadığını anladım.

Ağlamaya doydunuz mu dizi boyunca?
Ç.I: Doyduk galiba. Eskiden daha çok ağlıyorduk aslında. Ve eskiden alışmıştık. Şimdi ağlamak daha zor geliyor.
H.M: Ağlamayı unutuyormuşum gibi geliyor. İki üç hafta ağlama sahnem yoksa ve birden sahne yazıldıysa, geriliyorum. Acaba ağlayabilecek miyim diye tedirgin oluyorum.

Tüm bu süre zarfında yatırım yaptınız mı?
H.M: Ufuk tefek şeyler yaptık, birikim daha çok. Araba alanımız oldu, eve çıkanımız oldu.

Bundan sonrasında ne olacağını umuyorsunuz?
H.M: Hiçbir şeyin kesinliği yok. Bu proje devam da edebilir. Kafamda soru işaretleri var.
G.A: Bu iş bitince, kızların her birinin yeni bir işe başlayacağına dair hiçbir soru işaret yok kafamda. Onları tek tek ayrı projelerde hayal ediyorum. Tekli performanslarını görmek istiyorum. Kendi adıma da hayallerim bu yönde.

Sektörü de takip ediyor musunuz?
G.A:
Ediyoruz tabii. Nasıl işler giriyor, neler oluyor diye. Bir dönem, bizim işin tuttuğu ilk dönem, yurt mevzusu epey kullanıldı. Hep yetimhane hikayeleri vardı. Bu sezon fakir hikayeleri, dramlar ağırlıkta, polisiyeler de var. Bu işte bize güvendiler. Üç buçuk sezondur devam ediyoruz. Bu yüzden yeni işlerde bizim gibi ünlü olmayan insanlar tercih edilmeye başlandı. Bir şeylerin önünü açtık sanki. Genç, yetenekli, dinamik bir enerjisi olan cast'lar daha çok oluşmaya başladı.
Ç.I: Bizim işin seyirci çekmesinin nedenlerinden biri her şeyin olması. Çünkü dram var, yoksulluk var, polisiye var, yetimhane var. Üç dizi izlemek yerine tek dizi izliyor seyirciler (gülüyor). Her şey var bizim dizide. Umarım yeteneğe daha çok bakılır bundan sonra işlerde. Elbette güzellik önemli ama yetenek insanı güzelleştirir.
H.M: Sahneden her çıktığımızda ne kadar güzel göründüğümüze değil, oynayıp oynayamadığımıza baktık hep. Bundan sonra da, yeteneğin dikkate alındığı işlerde olmayı çok isteriz.
G.A: Biz aynaya bakıp sahneye başlamıyoruz. Önemli olan tek şey role girebilmek oluyor bizim için. Zaten güzel çıkmak gibi bir derdimiz yok. Bu içtenlik de yansıdı seyirciye.

Sokakta tanınıyorsunuz değil mi?
H.M: Beni çok tanımıyorlar ama Gökçe'yi tanıyorlar. Bir yemeğe gittiğimizde onu tanıyıp yanımıza gelirler, beni sonradan fark ederler. Çünkü gözlük takıyorum normalde.
G.A: Seyircimiz aniden karşılaşmışız gibi değil de, zaten tanışıyormuşuz gibi tepki veriyor, "Naber Songül ya, kızlar nerde kızlar?" diye gelen çok oluyor. Aileden hissediyorlar bizi. Elbette biz de bozuntuya vermiyoruz. Böyle yakın hissetmeleri çok güzel.

Sabah/Günaydın

CANLI YAYIN