Set ortamı, ben açıkçası öyle çok fazla setlere henüz şahit olmamış bir oyuncuyum. Fakat hem söylenen hem de şahit olduğum birkaç sete göre çok keyifli.
Oldu. Yani sette dalağı düşük dediklerimizdenim. Hemen gülerim. Bizim sofra sahnelerimiz vardır, aileyle. Oralarda. Çok güldüğümüz oldu Vahide ablayla falan.
Caner ile çok fazla oldu. O an sette bir şey oluyor. Mesela biz bir şeye odaklanmışız, orada bir şey söyleniyor ama çok alakasız. Sahneyle bir alakası yok, komik olsun diye yapılmamış bir şeye şahit oluyorsunuz, orada sinir bir boşalıyor. Çok gülüyoruz. Hatta şunu yaşadığımızı biliyorum. Çok önemli bir sahne bizim için. Sen bana bakma. Ben sana bakarak oynayacağım. Tamam, şimdi de sen bana bakma. Ben sana bakarak oynayacağım. Göz göze geldiğimizde çok zor oluyor bazen.
Zaten şu da çok oluyor. Kendi kendime güldüğümde. "Yemin ederim Caner'den!" Çünkü onu görmüyorlar onun yakını olmadığı için. "Allah belamı versin Caner güldürüyor hocam!"
"Aşırı" derim ben. Aşırı mutluyum. Aşırı sinirliyim. Aşırı. Aşırı iyi, gördünüz mü? Yani çok yorucu bir şey bu dinleyene. Artık "Tamam" diyorlar. "Tamam, anladım. Çok." "Aşırı" diyorum sürekli.